BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/637 Esas 2019/896 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2018/637
Karar No: 2019/896
Karar Tarihi: 05.12.2019

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/637 Esas 2019/896 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/637
KARAR NO : 2019/896

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 12/07/2018
KARAR TARİHİ: 05/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz (iflas tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline yönelik kayıt kabul ve terkin talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkili ... ile Borçlu-Müflis ... Ticaret A.Ş şirketi arasında taşıma ilişkisinden kaynaklı bir ticari ilişki mevcut olduğunu,bu ilişkiden kaynaklı olarak müflisin müvekkili şirkete karşı 372.038,00 USD ve 72.335,00 EURO faturadan kaynaklı borcu bulunduğunu,müvekkili ....’nin müflis şirketten iflas tarihi tarihi itibariyle 372.038,00USD ve 72.335,00 EURO alacağının TL cinsinden değeri olan 1.674.950,31 TL'lik alacak kaydının yapılmasının 05.03.2018 tarihli dilekçe ile ... 2.İflas Müdürlüğündan talep edildiğini,ancak ... 2.İflas müdürlüğünün .. İflas dosyası kapsamından alacak kaydı taleplerinin reddine karar verildiğini,ilgili red kararının 28.06.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup süresi içerisinde işbu davanın açıldığını,müvekkil "..." şirketi ile müflis "..." şirketi arasında taşıma işinden kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu,bu kapsamda yapılan ticari işten kaynaklı faturalar kesildiğini, ayrıca 14.01.2016 tarihli mutabakat mektubunda davaya konu olan borcun müflis şirket tarafından kabul edildiğini,müvekkili "..." şirketi ile Müflis "..." şirketi arasında taşıma işinden kaynaklı 83 adet fatura kesildiğini,14.01.2016 tarihli mutabakat mektubunda müflis "..." şirketi , müvekkili "..." şirkete 372.038,00 USD ve 72.335.00 Euro borcu olduğu kabul ettiğini,müflis şirketin iflas etmesiyle birlikte, ilgili iflas müdürlüğüne alacak kaydı başvuru yapılmış ve faturalar ile 14.01.2016 tarihli mutabakat mektubu sunulmuş olmasına rağmen talebin reddedildiğini,83 adet fatura,2 adet cari hesap ekstresi ile 14.01.2016 tarihli mutabakat mektubunda görüldüğü üzere, müflisin müvekkile borcu bulunmadığını,öncelikle mutabakat mektubu mevcut olduğundan başkaca inceleme yapılmaksızın mutabakat mektubunda yer alan bedelin kabul edilmesi,mahkeme aksi kanaatte ise bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiğini,hukuki dayanağı bulunmaksızın reddedilen alacak kaydı taleplerinin nedeni ile ikinci alacaklılar toplantısına mevcut durumda katılamadıklarını,bu nedenle ileride telafisi güç veya imkansız zararlar doğurması muhtemel hak kaybının yaşanmaması amacıyla müvekkili şirketin ikinci alacaklıklar toplantısına katılmasına izin verilmesi talep ettiğini,müvekkili şirketin alacağına ilişkin alacak kaydı talebinin ... tarafından reddedildiğini,bu kapsamda ikinci alacaklılar toplantısına mevcut durumda iştirak edemediklerini,ikinci alacaklılar toplantısında alınacak kararların, müflisin borçlu olduğu kişilerin alacak haklarını doğrudan etkilediğini,bu durum göz önüne alındığında, ... nezdinde 2017/16 İflas sayılı dosyada ikinci alacaklılar toplantısına katılmalarının müvekkilinin alacak hakkı açısından da büyük önem arzettiğini,bu nedenle müvekkili şirketin ... 2017/16 İflas sayılı dosyada ikinci alacaklılar toplantısına katılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafından açılan davaya karşılık cevap dilekçesi sunulmamış olup davalı inkar eden konumdadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık alacağa esas olan faturaların taşıma belgesi ile uyumlu olup olmadığı, bu taşıma belgelerinin içeriğinin mevcut iddiaya dayanak belgeler ile uyum arz edip etmediğinin sektörel açıdan irdelenmek suretiyle talebe konu alacak kalemiyle uyumlu olup olmadığı,yine dayanak faturaların miktarlar itibari ile celbedilen BA-BS formunda yer alan miktarlarla uyumlu olup olmadığı,ne şekilde uyumlu olduğu,tek tek incelenmesi,ayrıca alacağa esas olan faturaların usulüne uygun olarak tasdik olmasa dahi müflis davalı şirketin 2015-2016-2017 yılına ait ve varsa diğer yıllara ait ticari defterlerde kayıtlı olup olmadığı, ne şekilde kayıtlı olduğu,buna göre muhasebesel ve sektörel açıdan alacağın var olup olmadığı,var ise alacak yabancı para alacağı olarak talep olunduğundan yabancı para alacağının iflas tarihindeki, ilgili dövizin efektif satış tarihindeki kur üzerinden TL'ye çevrilmesi durumunda kayıt kabule esas miktarın ne olması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında gelen kayıtlara göre davanın süresi içinde açıldığı, davacı vekilinin dilekçe ile talebe konu alacak yönünden iflas masasına kayıt yönünde talepte bulunduğu, ancak bu talebin kabulüne dair herhangi bir belge ve bilginin dosyada bulunmadığı, bu hususların tartışmasız olduğu açıktır.
Mahkememizce uyuşmazlık konusunun araştırılması amacı ile bilirkişi incelemesine karar verilmiş,bu noktada atanan bilirkişi kurulu yardımıyla inceleme yapılmış ise de 11/07/2019 tarihli duruşmada da ayrıntılı olarak belirtilen nedenlerle mevcut rapor ile yetinilmemiş, ayrıca heyete taşıma konusunda ehil sektör bilirkişisi dahil edilerek ek rapor alınmış, bu noktada özellikle dayanılan fatura ile dayanılan herbir fatura ile taşıma belgelerin eşleştirilmesi, yine bu belgeler ile BA-BS formlarının eşleştirilmesi,ne şekilde uyum taşıdığı hususları başta olmak üzere davalı şirketin ulaşılabilecek tüm kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması amacıyla tahkikat genişletilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından sunulan kök rapor ve özellikle ek rapor içeriği dikkate alındığında" davacının delil olarak dayandığı her bir faturanın ait olduğu taşıma belgesi ile diğer belgelerin eşleştirilmesi ve yine BS formlarının fatura miktarlarının eşleştirmesi neticesinde, alacağa esas olan faturaların taşıma belgesi ile uyumlu olduğunun tespit edildiği, münferit taşıma belgelerinin içeriğinin mevcut iddiaya dayanak belgeler ile uyum arz ettiği, talebe konu alacak kalemleriyle uyumlu olduğu,dayanak faturaların miktarlar itibari ile celbedilen BA-BS formunda yer alan miktarlarla uyumlu olduğu,ayrıca alacağa esas olan faturaların usulüne uygun olarak tasdik olmasa dahi müflis davalı şirketin 2015-2016-2017 yılına ait ve varsa diğer yıllara ait ticari defterlerinde gereği gibi tespitinin mümkün olmadığı,davacı yanca alacak yabancı para alacağı olarak talep olunduğundan yabancı para alacağının iflas tarihindeki, ilgili dövizin efektif satış tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilmesi neticesinde davacı alacağının 1.752.358,65 TL hesaplandığı,davacı defterlerinin kanuna uygun tutulduğu" açıklanmıştır.
Yine yargılama aşamasında davalı müflis şirket temsilen iflas müdürlüğüne,delil olarak dayanılan ve müflis şirkete atfedilen isim ve imza ve kaşenin mevcut olduğu belge içeriği ile ilgili olmak üzere HMK.m.171 hükmü gereği isticvap davetiyesi tebliğ olunduğu halde davalı şirketi temsilen iflas müdürlüğü tarafından mazeretsiz olarak duruşmaya gelinmemiştir.Bu nedenle dahi davacının dayandığı 02/02/2016 tarihli mutabakat belgesindeki miktar tutarında davacının davalıdan alacaklı bulunduğu ispatlanmıştır.Nitekim bu miktar bilirkişi kurulunun yapmış olduğu inceleme sonucunda hesaplanan miktar ile uyum içinde olduğu gibi dava dilekçesinde de dayanılan bu mutabakat mektubunu yönelik bir itiraz mevcut değildir.
Öte yandan davacı usule uygun şekilde tutulan ve onaylanan kendi defter ve kayıtlarına göre davalıdan takip konusu miktar kadar alacaklı gözükmektedir. Ancak davalı tacir olduğundan davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına da dayanmıştır. Ne var ki davalı müflis şirketi temsilen iflas müdürlüğü nezdindeki ticari defterlerin sunulmaması nedeniyle incelenmesi mümkün olmamıştır.Nitekim gerek kök rapor gerek ek rapor içeriğine göre müflis şirketin defterine ait dayanak kayıtların muhasebe kurallarına göre tutulmadığı ve incelemesinin de imkansız hale getirildiği de tartışmasızdır.Bu şartlarda tacirin uyuşmazlık konusu defter ve kayıtlarını hiç sunmamasıyla ticari defterlerde ticari ilişkiye dair olumlu veya olumsuz bir inceleme yapılmasının imkansız hale getirilmiş olması aynı sonucu doğurmalıdır.
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.
Somut uyuşmazlık yönünden bakıldığında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararlarında da açıklandığı üzere HMK. 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki HMK. 220. (HUMK. 330, 331, 332 ) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Eş söyleyişle, belirtilen bu durumda ticari defterler de HMK. 219. ve sonraki maddeleri anlamında "belge" niteliğindedir.
Davalı müflis şirketi temsilen iflas idaresine şirkete ihtaratlı olarak inceleme gün ve saati tebliğ edilmiş, sonuçları hatırlatılmış olduğu halde davalı taraf ısrarla defterlerinin dayanağı belgeleri sunmaktan kaçınmıştır.
Öncelikle davalı şirketin uyuşmazlık konusu yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını tam ve eksiksiz sunmaması nedeni ile HMK.m.219 ve devamı gereği "davacı şirketin usule uygun olarak tutmuş olduğu defter ve kayıtlarının da mutlak anlamda davacı lehine kesin delil niteliği taşıdığı kabul olunmalıdır. " (Yrd. Doç. Dr.Müjgan TUNÇ YÜCEL, HMK.m.222 Çerçevesinde Ticari Defterlerle İspata İlişkin Bazı Sorunlar, Medenî Usul ve İcra-İflas Hukuku Dergisi, İstanbul, Sayfa 136) Bu noktada gerek Yargıtay gerek öğreti görüşleri genel olarak uyum içindedir. Bir başka deyişle davalı şirketin ticari defter ve kayıt içeriklerinin dahi davacının iddiasına uygun şekilde tutulduğu, davacısının dava konusu miktar kadar alacak hakkının doğduğu ispatlanmıştır.
Somut olayda, davacı tarafın açıkça delil olarak dayanmasına ve mahkememizce de o yönde ara kararı verilip gereği yerine getirilmesine rağmen, davalı taraf, kendisine ait ticari defterleri bilirkişi incelemesine esas olmak üzere mahkemeye sunmamış, dolayısıyla, bilirkişi incelemesi dosya kapsamındaki deliller ve davacı tarafın usule uygun tutulan ticari defterleri ile sınırlı olarak yapılmıştır. Bu durumda HMK. 220. maddesi uyarınca, davacı tarafın davalıya ait ticari deferlere ilişkin açıklamasının, yani icra takibinin dayanağını oluşturan faturaya konu hizmetin davalıya verildiği ve 1.674.950,31 TL tutarındaki alacağın doğduğu, bu durumun davalı defterleri içeriğinden anlaşılacağı yönünde davacı lehine kanuni karinenin sübut bulduğu ve aksinin de ispatlanamadığı kabul edilmiştir.
Kaldı ki bilirkişi kök ve ek raporu değerlendiğinde celbedilen BA ve BS formlarındaki miktarlar ile diğer belgelerin diğer uyumlu olduğu sonuç olarak belirtilmiştir.Vergi dairesi Müdürlüğü'nden gönderilen yazı ekindeki formlara göre dahi dava konusu alacak miktarları ile fatura miktarları dahi uyumlu olmakla bu kayıtların dahi bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. - 2012/969 K. sayılı kararından hareket edilmiştir.)Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu hizmeti teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlayacaktır. Davalı tarafların çelişkili davranış yasağına (venire factum de propium) hareket etmesi halinde ilk beyana itibar olunması uygun görüldüğünden davalı tarafın hizmeti ilişkin davacıdan teslim almadığı yönündeki beyanına itibar edilemez. Zaten bu yöne açık inkar da yoktur.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kabulüne,... 2.İflas Müdürlüğünün ... iflas dosyasına istinaden davacının 1.674.950,31TL alacağının masaya kayıt ve kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulüne,
... 2.İflas Müdürlüğünün ... iflas dosyasına istinaden davacının 1.674.950,31TL alacağının masaya kayıt ve kabulüne,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilamı harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Peşin yatan 35,90 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harcanan 35,90TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 3.150,00 TL bilirkişi ücreti, 83,00TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.274,10TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı lehine AAÜT gereği takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde davacıya iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalının yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.05/12/2019

Başkan ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Katip ...
¸e-imzalıdır




Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.