7. Hukuk Dairesi 2021/3854 E. , 2021/2854 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
DAVALILAR : Hazine vd.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.01.2019 gününde verilen dilekçe ile muhdesatın tespiti talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.12.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
1.DAVA
1.1.Davacı vekili, dava konusu 102 ada 37 parselin müvekkilinin zilyetliğinde olduğunu, her ne kadar ilgili taşınmaz davalı idare adına kayıtlı ise de, taşınmazın yüz yılı aşkın süredir davacının murisleri tarafından kullanıldığını ve kendisine murislerinden intikal ettiğini, taşınmazın 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini, Solhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/8 Esas numaralı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını, davanın reddine karar verildiğini, taşınmaz üzerinde müvekkili tarafından iyiniyetle yapılan su hatları, ağaçlar, taş duvar, çit gibi muhdesatın müvekkiline ait olduğunu belirterek, davacı adına tespitini talep etmiştir.
2.CEVAP
2.1. Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili, dava konusu parselin orman arazisi olup kamu malı olduğunu, Yargıtay"ın istikrarlı uygulamalarına göre orman niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacaklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.2. Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabı ve özel mülkiyete konu olmayan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan orman niteliğindeki taşınmazlardan olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
3.1.Mahkemece yapılan yargılama sonunda, orman niteliğindeki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhtesata hukuki değer verilemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmiştir.
4. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
4.1.Hükmün istinaf yolu ile incelenmesi davacı vekilince talep edilmiştir.
4.2.Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince, dava konusu taşınmazın orman vasfı ile maliye hazinesi adına tescilli olduğu gözönüne alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
5. TEMYİZ
5.1. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5.2 Temyiz Nedenleri
5.2.1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde, açılan davanın muhdesat bedelinin tespit edilerek tahsiline yönelik bir dava olmayıp, muhtesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine yönelik olduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporlarından sonra harcı tamamlatmak üzere davacı tarafa süre vermesi gerekirken, harç tamamlatılmadan acele bir şekilde usule aykırı olarak karar verildiğini, emsal Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 04.05.2006 tarihli, 2006/1307 Esas ve 2006/5553 Karar sayılı ilamında özetle, zemini orman sayılan bir alan üzerinde başkası tarafından meydana getirilen muhdesata el atılması durumunda, el atılan bu bedelin muhdesat sahibine ödenmesi gerektiğini açık bir şekilde belirtilmesine rağmen, davanın reddedildiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
6.YARGITAY KARARI
6.1.Dava, kamulaştırma hukuki sebebine dayalı muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.
6.2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davaya konu 102 ada 37 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu ile 05.05.2006 tarihinde orman vasfıyla 1.196.809 m2 olarak Hazine adına tescil edildiği, davacı zilyetliğinde bulunan alanın baraj gölü kamulaştırma sahası içinde kaldığı anlaşılmaktadır.
6.3. Bilindiği üzere; bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK m. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını da kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK m.718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.
6.4.Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK m.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatın taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
6.5.Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK m. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK m. 114/1-h, 115).
6.6.Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
6.7. 26.05.2004 tarihli ve 5177 sayılı Kanunun 35. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmüne göre, başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla tespit davası açma hakkı tanınmış ise de, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki, kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, taşınmazın vasfı nedeniyle üzerindeki muhtesadın ekonomik bir değerinin olmadığı bu nedenle bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesata da hukuki değer verilemeyeceği, ayrıca kamulaştıran kurumun veya malik olan hazinenin de söz konusu muhdesattan istifadesi de söz konusu olamayacağından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
6.8. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bölge adliye mahkemesi kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 09.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.