10. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4985 Karar No: 2016/4708 Karar Tarihi: 04.04.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/4985 Esas 2016/4708 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2016/4985 E. , 2016/4708 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun, katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2015 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427’nci maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 2.080,00 TL. olarak değiştirmiştir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının saptanmasında alacağın tamamının gözetilmesi; tümü dava konusu yapılan bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427’nci maddesi hükmü gereğidir. İnceleme konusu davada, taraflar arasında ihtilaf konusu olan ödeme emirlerinin faiz alacağı ile beraber toplam tutarının 14.942,24 TL. olması karşısında, Mahkeme kararının kesinliğinden bahsedilemeyeceğinden davalı Kurumun temyiz talebinin reddine dair 10.02.2016 tarihli ek kararın bozulmasına, 2-Davalı Kurumun işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davanın yasal dayanağı olan 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinin 1. fıkrasında “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir.” hükmü mevcut olup, anılan düzenlemedeki süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Hal böyle olunca, 2000/11. ay ile 2002/6. aylar arası döneme ait prim borçlarından dolayı Kurumca tanzim edilen ödeme emirlerinin davacıya 22.09.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ise 08.09.2015 tarihinde iş bu davayı açtığı gözetilerek, davacıya 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının, “ödeme emri” nin, tebliğ edilmesinin yasal zorunluluk olduğu, bu halde usulüne uygun bir ödeme emri tebliğinin bulunup bulunmadığı da irdelenerek, takiplerin kesinleşmesinden sonra menfi tespit davası açılmasına anılan Yasa hükümlerinin cevaz vermediği de nazara alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.