8. Hukuk Dairesi 2019/6179 E. , 2019/11533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı Hazine vekili, davalı adına kayıtlı bulunan 581 parselin 68 m2"lik kısmının 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri uyarınca kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini açıklayarak, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptaline, davalının bu kısma elatmasının önlenmesine ve üzerindeki bina ve muhdesatların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyulan Yargıtay bozma ilamları sonrasında yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, 268 ada 1 parselde (eski 581 parsel) kayıtlı yerin 02.03.2018 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide B harfi ile gösterilen 68,90 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile deniz kenarı olarak terkinine, davacının müdahalenin meni ve kal’e ilişkin taleplerinin reddine, davalılar lehine 2.725,00 TL vekalet ücreti takdirine, davalı tarafça yapılan 18,00 TL tebligat masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı Hazine vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin tüm, davacı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, müdahalenin meni ve kal talebine ilişkin olarak, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölümü üzerindeki yapının ve bu bölüme yapılan müdahalenin dava tarihinde mevcut olduğu görülmekte ise de, anılan yapının yargılama sırasında ortadan kaldırıldığı ve müdahalenin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu halde, Mahkemece, konusuz kalan müdahalenin meni ve kal isteği hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davanın niteliği itibariyle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde redde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bozma sebebi yapılmamış, hükmün bu kısımlarının HUMK"un 438/7 (HMK 370) maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün 3. fıkrasının hükümden çıkarılmasına, yerine "Yargılama sırasında müdahalenin ortadan kaldırıldığı anlaşıldığından meni müdahale ve kal talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına" ibaresinin yazılmasına, hükmün 5. fıkrasının hükümden çıkarılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollaması ile HMK"nin 370. maddesi (1086 sayılı HUMK"un 438/7. fıkrası) gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, davalı vekilinin tüm, davacı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 3402 Sayılı Kanun"un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, 19.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.