12. Ceza Dairesi 2015/1912 E. , 2015/5745 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama, Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : TCK"nın 179/3 yollamasıyla 179/2, 62, 50, 63, 89/1, 22/3, 62, 61/8, 52, 53/6 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, katılan ve mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan TCK"nın 179/2-3, 62/1, 50/1, 52/4 ve 63. maddeleri uyarınca 500 TL adli para cezası, bilinçli taksirle yaralama suçundan ise aynı Kanunun 89/1, 22/3, 62/1, 52/2, 52/4 ve 53/6 maddeleri gereğince 2.240 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, sürücü belgesinin üç ay süreyle geri alınmasına ve mahsuba ilişkin, ... Sulh Ceza Mahkemesince verilen 30.07.2009 gün ve 418-703 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı ile katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.01.2012 gün ve 6238- 1033 sayılı kararı ile;
"Sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan hükme yönelik Cumhuriyet savcısı ile katılan vekilinin temyiz isteminin, Cumhuriyet savcısı yönünden kesin nitelikte olması nedeniyle, katılan vekili yönünden ise süresinde olmaması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 310 ve 317. maddeleri gereğince reddine, taksirle yaralama suçundan kurulan hükmün ise onanmasına ilişkin karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 20.03.2012 gün ve 101405 sayı ile;
Yüz altmış üç promil alkollü olmasının etkisi altında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek, sevk ve idaresindeki araç ile katılanın arabasına çarparak müştekinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olan sanığın eylemi, trafik güvenliğini tehlikeye sokacak boyutta, ciddi ve genel tehlike içermektedir. Bu itibarla taksirle yaralanmaya neden olma suçunun yanı sıra trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunun unsurları oluşmuştur. İki suçun oluşumu sanığın alkolün etkisi altında araç kullanması nedeniyle oluşan kusuruna dayanmaktadır. Bu nedenle, bir fiille birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanık hakkında fikri içtima hükümlerinin uygulanması ve bu eylemi nedeniyle oluşan suçlardan en ağır cezayı gerektiren fiilden cezalandırılması gerektiği, üst sınırlar dikkate alındığında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezasının, taksirle yaralama suçunun yaptırımına göre daha ağır olduğundan sadece trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, taksirle yaralamaya neden olma suçundan da cezalandırılmasına ilişkin hükmün onanmasına karar verilmiş olması yasaya aykırıdır" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, onama kararının kaldırılması isteminde bulunulmakla,
CMK"nın 308/3. maddesi uyarınca inceleme yapan Dairemizce 13.12.2012 gün ve 27108–27302 sayıyla, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 25.11.2014 gün, 2013/12-213 E, 2014/522 sayılı Kararı ile öncelikli olarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun temyizine dair verilen red kararının incelenmesi gerektiği ve hüküm miktar itibari ile kesinlik sınırı altında ise de ceza adaletini sağlamak ve doğru sonuca ulaşabilmek için için her iki suçtan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinin birlikte yapılması gerektiğinden trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun temyizi kabil olduğu şeklindeki değişik gerekçe ile itirazın kabulüne karar verilerek Dairemizin 24.01.2012 günlü kararı kaldırılarak dosya dairemize tevdi edilmekle;
Dairemizce Ceza Genel Kurulunun kararı doğrultusunda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan hükmünde temyiz incelemesine tabi olduğu kabul edilerek yapılan incelenmede;
Katılan vekilinin yüzüne karşı 30.07.2009 tarihinde verilen hükmü 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 09.10.2009 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; aynı Kanunun 317. maddesi gereğince temyiz isteminin REDDİNE,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet Savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın 163 promil alkollü olarak kullandığı otomobil ile direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı istikamette seyir halinde olan katılanın idaresindeki araca çarparak katılanın basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek biçimde yaralanmasına neden olduğu olayda; sanığın eyleminde trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarının oluştuğu, bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, tehlike suçunun meydana gelen netice ile zarar suçuna dönüşmüş olması karşısında, taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, sanık hakkında taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kurulması,
2- Sanık hakkında taksirle yaralama suçundan tayin olunan temel cezadan, bilinçli taksir nedeniyle TCK"nın 22/3. maddesi gereğince 1/2 oranında arttırım yapıldığı halde, 1/4 oranında artırım yapıldığının yazılması,
Kanuna aykırı olup, hükmün, bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin kısmın hükümden çıkarılarak yerine ""Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan karar verilmesine yer olmadığına"" ibaresinin eklenmesi, B-2. Fıkrasındaki "¼" ibaresinin "½" şeklinde değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.