Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakanları babaları R...B..1106 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı oğluna temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece muvazaa olgusunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma istemi değerden reddedilerek, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanın delillerden; çekişme konusu 1106 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün miras bırakan R...B....tarafından 6.8.1999 tarihli resmi akitle davalıya satılarak temlik edildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut oluya gelince, dava konusu 3 nolu bağımsız bölümün resmi akitteki satış değeri ile o tarihteki tespit edilen gerçek değeri arasında açık ve aşırı oransızlık bulunduğu, murisin o tarih itibariyla ekonomik durumunun iyi olup, çok sayıda taşınmazının bulunduğu, taşınmaz satmayı gerektirecek derece makul ve zorunlu bir sabebin varlığı tesbit edilmediği, davalının o tarih itibariyla işçi olarak çalıştığı, alım gücü olmadığı ayrıca iddia edildiği şekilde taşınmaz bedelini murise ödediğinin belgelerle kanıtlanamadığı, böylece elde edilen bilgiler yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla dava konusu edilen taşınmazı muvazaalı olarak davalıya devrettiği sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.