17. Hukuk Dairesi 2016/4409 E. , 2016/7169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline ait araca davalının sürücüsü olduğu aracın tam kusurlu olarak çarpması sonucu araçta oluşan 7.000 TL değer kaybı, dava dışı zorunlu trafik sigorta şirketi tarafından karşılanmayan 1.000 TL hasar bedeli ve müvekkilinin yeni aracının kazaya uğramasından dolayı hevesi kalmadığından, kendisini araçta güvende hisssetmediğinden 2.000 TL manevi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kazanın mücbir nedenden kaynaklandığını, müvekkilinin aracının frenlerinin aniden tutukluk yaptığını, orta refüj bulunduğu yerde olmasa müvekkilinin davacının aracına çarpmayacağını, illiyet bağının kesildiğini, sigorta şirketi tarafından belirlenen hasarın davacıyı bağlayıp ayrıca talep edilmesinin mükerrer ve haksız bir talep olduğunu, değişen orijinal parçalarla aracın değerinin arttığını, manevi tazminat şartları oluşmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 5.000,00 TL değer kaybı, 1.000,00 TL sigorta tarafından karşılanmayan hasar bedeli ki toplam 6.000,00 TL maddi tazminatın 01.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine, fazla isteğin ve manevi tazminat koşulları bulunmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı dava dilekçesinde maddi tazminat yanında 2.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 1.1.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden davacı bakımından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine dayanan itirazın iptaline ilişkindir.
Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçtaki değer kaybı denetime olanak vermeyecek şekilde belirlenmiştir. Bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli değildir.
Bu durumda mahkemece, aynı bilirkişiden, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihindeki hasarsız 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespit edilmesinden sonra aradaki farkın hesaplanarak değer kaybı miktarının bulunması hususunda ayrıntılı, denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin manevi tazminat bakımından mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve davalıya geri verilmesine 13/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.