18. Ceza Dairesi 2016/680 E. , 2016/11325 K.
"İçtihat Metni" KARAR
Kasten yaralama ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından sanık ..."un. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 116/4. 119/1-c ve 62. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis ve 1 yıl 8 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Çarşamba 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/10/2013 tarihli ve 2013/145 esas, 2013/469 sayılı kararını müteakip, deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle sanığın 5237 sayılı Kanunu"nun 86/2, 116/4.119/1-c ve 62. maddeleri gereğince 3 ay 10 gün hapis ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin anılan Mahkemenin 11/02/2015 tarihli ve 2014/684 esas, 2015/111 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/02/2016 gün ve 47286 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/11. maddesindeki "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." biçimindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemesince 30/10/2013 tarihli ilk kararında, sanık hakkında kasten yaralama suçundan anılan Kanun"un 86/2. maddesi uyarınca temel cezanın 4 ay olarak belirlenmesi karşısında, sanık hakkında deneme süresinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle yapılan yargılamada, temel cezanın 1 yıl olarak belirlendiği, sonuç cezanın anılan Kanun"un 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirilme işlemi sırasında maddi hata yapılmak suretiyle 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve yine sanık hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan anılan Kanun"un 116/4, 119/1-c ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası olarak belirlenmesi karşısında, sanık hakkında deneme süresinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle yapılan yargılamada, anılan Kanun"un 116/4 ve 119/1-c maddeleri gereğince verilen 2 yıl hapis cezasının anılan Kanun"un 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirilme işlemi sırasında maddi hata yapılmak suretiyle 10 ay hapis cezasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi: “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmünü,
16. maddesi: “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmünü,
22. maddesi ise: “Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır.” hükmünü içermektedir.
İnceleme konusu somut olayda; Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen yargılamada verdiği savunmasında bildirdiği adresin, ... olduğu, 30/10/2013 tarihli kararın sanığın yokluğunda verildiği, gerekçeli kararın, sanığın bildirdiği adrese değil, Kalfalı Köyü adresinde sanığın babasına tebliğ edilerek, itiraz edilmeksizin kararın kesinleştirildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanmasına neden olan ihbara konu yargılamada da sanığın Canik/Samsun adresini vermesine rağmen, hükmün açıklanması için açılan duruşmaya da sanığın Kalfalı Köyü adresine tebligat çıkarılarak çağırıldığı ve sanığın duruşmaya katılmaması nedeniyle hükmün sanığın yokluğunda açıklandığı, gerekçeli kararın ise yine sanığın verdiği adres yerine Kalfalı Köyü adresinde sanığın annesine 18.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın bu kararı 09.04.2015 tarihinde temyiz etmesi üzerine mahkemece ek kararla sanığın süresinden sonra kararı temyiz ettiği gerekçesiyle sanığın temyiz talebinin reddine karar verildiği, mahkemenin ek karar tebliğini bu sefer sanığın verdiği ... adresine tebliğe çıkardığı, bu tebligatın ise “alıcısı işte olup Hakan Tabur imzasına tebliğ edildi” şerhiyle sanık yerine Hakan Tabur adlı kişiye verildiği anlaşılmaktadır.
Sanığın yokluğunda verilen hükmün açıklanmasına dair kararın Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi uyarınca sanığın bilinen son adresi yerine bir başka adrese tebliğinin usulsüz olduğu, dolayısıyla sanığın 09.04.2015 tarihindeki kararı öğrenmesi üzerine yaptığı temyiz dilekçesinin süresinde kabul edilmesi gerektiği, ancak yine yerinde olmayarak, temyizin süresinde olmadığı gerekçesiyle verilen Ek Kararın da usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, zira sanığın bildirdiği adreste yapılan tebligat, sanık adreste bulunmadığından Hakan T. adlı kişiye yapılmışsa da, bu kişinin sanıkla aynı konutta oturup oturmadığı ve görünüşe göre 18 yaşından küçük olup olmadığı ile bariz bir surette ehliyetsiz olup olmadığının tebligata yazılmadığı, anlaşıldığından, kanun yararına bozma konusu yapılan hüküm ile Ek Kararın, sanık ..."a usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyanın, kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanık ..."a bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 25.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.