Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı Hazine adına kayıtlı olan ... parsel sayılı taşınmazın imar planında konut adası, sosyal alanlar ile imar yolları ve belediye hizmeti alanı olup, 5272 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile imar yasasının 11.maddesi gereğince, mülkiyetinin bedelsiz olarak belediyeye geçtiğini ileri sürüp; belediye adına mülkiyetin aidiyetinin tespiti isteğinde bulunmuştur.
Davalı 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra dava açıldığını,3533 sayılı yasanın 4.maddesi gereğince davaya hakem sıfatıyla bakılamayacağından görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, 5272 sayılı yasanın yürürlükten kaldırıldığını, imar yasasının 11.maddesinin uygulanmasının ise idari işlem olduğunu, dava konusu taşınmazın belediyeye devri gereken yerlerden olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,3533 sayılı yasanın 4.maddesi gereğince uyuşmazlığın taşınmazın aynına yönelik olması nedeniyle davaya bakma görevinin genel mahkemelere ait olacağı ve HUMK"nun 8/1.maddesi uyarınca da dava değerinin Asliye Hukuk Mahkemesinin görev sınırının altında kaldığı gerekçesiyle; dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, mülkiyetin tespitine ilişkindir.
Mahkemece, görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı Belediye Başkanlığının çekişme konusu 3218 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti konusunda davalı Hazineye husumeti yöneltmek suretiyle hakem sıfatıyla eldeki davayı açtığı ve mahkemece, 4916 Sayılı Yasa ile değişik 3533 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca taşınmazın aynına yönelik davaların genel mahkemelerde bakılacağı gözetilerek 7.7.2005 tarihli oturumda davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılmaya karar verildiği, nihai kararla da dava dilekçesinde gösterilen dava değerine itibar edilerek davanın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında kaldığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dilekçenin içeriğinden, çekişme konusu taşınmazın mülkiyetinin davacı idareye ait olduğunun tespitinin istenildiği görülmektedir. Bu haliyle çekişmenin, taşınmazın aynına yönelik olduğu açıktır. Buna göre, değeri para ile ölçülebilen çekişmelerin çözümünde harca esas dava değerinin dava dilekçesinde yazılı olan değil, keşfen belirlenecek değer olacağı ve mahkemenin görevinin belirlenmesinde de bu değerin gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
O halde, mahkemece çekişme konusu taşınmazın değeri keşfen belirlenmeden, dilekçede gösterilen değer esas alınmak suretiyle görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değildir. Diğer taraftan, mahkemece, genel mahkeme sıfatıyla davaya bakılarak nihai karar verildiği halde karar başlığına hükmün hakem sıfatıyla kurulduğunun yazılmış olması neticeye etkili değildir.
Hal böyle olunca; mahallinde keşif yapılarak taşınmazla ilgili dava değerinin belirlenmesi ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.11..2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.