8. Hukuk Dairesi 2011/3952 E. , 2012/557 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ... ve Akyamaç Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Siirt Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.04.2010 gün ve 54/235 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 36 dönüm yerin 1983 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığını, 24 yılı aşkın bir süreden beri vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak dava konusu yerin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, ilk yargılama oturumunda davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı köy tüzel kişiliğini temsilen köy muhtarı, yapılan keşifte dava konusu yerin davacıya ait olduğunu, babasından kaldığını bildirmiştir.
Mahkemece, teknik bilirkişinin 15.01.2010 hakim havale tarihli raporuna ekli krokide A harfiyle gösterilen 19219,659 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için mahkemece kendilerine süre ve imkan tanınmadığı gibi keşif ara kararlarının verildiği 05.06.2008 ve 09.10.2008 tarihli yargılama oturumlarına ait ara kararlarında da tanıkların ne şekilde dinleneceği konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bundan ayrı yapılan keşifte üç yerel bilirkişinin birlikte dinlenilmesi de usul ve kanuna aykırıdır. Tanıklar hakkındaki hükümler aynı zamanda yerel bilirkişiler hakkında da uygulanır. Bu nedenle HMK.nun 261 (HUMK md.265) maddesi gereğince tanıklar gibi yerel bilirkişilerin de ayrı ayrı huzura alınıp dinlenmeleri gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle öncelikle tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda taraflara süre ve imkan tanınması, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle dava konusu taşınmazın 1983 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ne niteliğiyle tespit dışı bırakıldığının Kadastro Müdürlüğünden sorulması, gelecek yazı cevabına göre dava konusu yerin imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun anlaşılması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesi uyarınca imar ve ihya koşullarının araştırılması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244, 259 ve 290/2.maddeleri gereğince yeniden yapılacak keşfe davetiyeyle çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların keşifte dinlenmelerinin sağlanması, zilyetliğin başlangıç ve süresinin yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak aydınlatılması, Kadastro Müdürlüğünden gelecek yazıya göre dava konusu yerin imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun saptanması durumunda davacı ve murisinin taşınmazın imar ve ihyasına hangi tarihte başladıkları, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı konularında detaylı bilginin alınması, ... vekilinin temyiz dilekçesinde orman ve mera araştırmasını istediği gözetilerek, yerin orman ve merayla ilgisinin olup olmadığı yönünden de gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.