Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden maliki bulundukları ..parsel sayılı taşınmazın 2981 Sayılı Yasa uyarınca kadastro yenilemesi sonucunda ...ada 8 parsel olduğunu, yenileme çalışmaları sırasında tersimat hatası yapılarak taşınmazın bir bölümünün davalılar miras bırakanına ait komşu 6 parsel sayılı taşınmazda bırakıldığını, taşınmazlar arası sınırın değiştirildiğini ileri sürüp tapu kaydının iptali ile yaklaşık 10.000 m2"lik kısmın adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın yüzölçümünde bir değişiklik olmadığını, kadastro tespitinde hata bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların sınırındaki ihtilafın bilirkişi raporu doğrultusunda giderilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, çekişme konusu 8 parsel sayılı taşınmazın davacılara, 6 parsel sayılı taşınmazın ise davalıların miras bırakanına ait olduğu, her iki parselinde paftaların yenilenmesine ilişkin 2859 Sayılı Yasa uygulaması ile oluştuğu, 8 parsel sayılı taşınmazın öncesinin 1006, 6 parsel sayılı taşınmazın öncesinin ise 1005 parsel olduğu anlaşılmaktadır.
Davacılar, kendi kadastral parselleri içinde kalan bir kısım yerin yapılan uygulamada davalılara ait 6 parsel kapsamında bırakıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Gerçektende, mahkemece keşfen elde edilen 06.05.2005 tarihli bilirkişi raporunda çekişmeli 6 parsel sayılı taşınmaz içerisinde gösterilen yeşil kalemle boyalı bölümün davalılar, 8 parsel içerisinde kırmızı ile gösterilen kısmın ise davacılar tarafından kullanıldığı bildirilmiştir.
Bu belirlemeye göre, mahkemece kullanım durumu gözetilerek yanılgıya düşülmek suretiyle davacıların kendi parseli içinde kalan ve (B) harfi ile gösterilen 630 m2"lik kısmın tapusunun iptali ile yine davacılar adına tesciline karar verildiği görülmektedir.
Oysa, anılan bu kısmın esasen davacıların çapı kapsamında kaldığı tartışmasızdır. Kaldı ki, bu yer dava konusu edilmişde değildir. Davacıların isteği 2859 Sayılı Yasaya göre yapılan uygulama sonucu taşınmazlarının bir bölümünün davalılar parselinde bırakılan kısmına yöneliktir.
Bilindiği üzere; tapulama ve kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların hukuksal ve geometrik durumlarını tesbit eden görevlilerin, ölçü hesaplama ve çizimlerde hata yaptıkları, kadastral kroki ve paftaların her zaman mülkiyet durumunu doğru olarak yansıtmadığı uygulamada bilinen bir gerçektir. Zamanımızda, kadastral ölçü ve hesaplamalarda kullanılan araç, gereç ve cihazların çok gelişmiş olmasına rağmen bu tür hatalara yine rastlanılmaktadır. İşte bu hataların düzeltilmesi zorunluluğu karşısında daha önce bazı yasal düzenlemeler yapılmışsa da; yetersiz kaldığından 25.6.1983 tarihinde 2859 Sayılı Tapulama ve Kadastro paftalarının yenilenmesi hakkındaki yasa yürürlüğe konulmuştur.
Söz konusu yasanın 1. maddesinde belirtildiği üzere “teknik nedenlerle yetersiz kalan uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevki yada ada biriminde zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tesbit edilen tapulama ve kadastro paftaları...” yenilenir.
Yenilemenin yapılış biçimi uygulanacak teknik yöntemler uygulanması gereken usul ve kurallar ise bu yasanın 6. maddesi hükmü uyarınca çıkarılan yönetmelikte daha detaylı olarak açıklanmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; yenileme işlemi, önceki kadastro ile saptanan mülkiyet ve geometrik durumu yok sayan veya tamamen hükümsüz kılan yeni bir kadastro çalışması değil mümkün olduğu ölçüde aslına sadık kalınarak onun eksikliklerini tamamlayan sınırlarında ve yüzölçümlerinde görülen yanlışlıkları “orantı” ve “dengeleme” kurallarına göre düzelten bir önceki kadastroya ek bir işlemdir. Bunun doğal sonucu olarak yözölçümünde ve sınırlarında herhangi bir yanlışlık ve eksiklik bulunmayan parseller yenileme dışı bırakılır, üzerinde hiçbir değişiklik yapılamaz.
Somut olayda; mahkemece elde edilen bu olgu ve bulgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde hükme elverişli olacak nitelikte bir araştırma ve incelemenin yapılmış olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; belirtilen ilkeler gözetilmek suretiyle, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 01.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.