17. Hukuk Dairesi 2016/5384 E. , 2016/7141 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkiline ait, davalı nezdinde kasko sigortası teminatı altına alınmış aracın, yolun yağışlı olması sebebi ile karıştığı tek taraflı trafik kazası sonucu pert olduğunu, hasar bedeli talep edilen davalının, sürücünün alkollü olduğu gerekçesi ile talebin reddedildiğini, kazanın alkolün etkisinin bulunmadığını, belirterek kasko bedeli olan 53.000,00 TL"nın davalıdan tahsiline talep etmiştir.
Davalı vekili; kazanın oluşumunda alkol dışında bir etken bulunmadığını, bu nedenle teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, salt alkolün etkisiyle meydana gelen zararın teminat kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak sigortalı tarafından, davalı ... şirketi aleyhinde açılan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin, "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Motorlu Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinde; Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği belirtilmiş ise de kaza tespit tutanağında; yol yüzeyinde yağış nedeniyle oluşan su birikintisinden dolayı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı trafik kazasının meydana geldiği, ayrıca kaza anında hava durumunun yağmurlu(fırtanalı) ve yol yüzeyinin de ıslak olduğu tespiti yapılmıştır. Bilirkişi raporunda kaza tespit tutanağında belirtilen yol ve hava durumunun kazaya etkisi üzerinde durulmamış, tespit edilen hususların dava konusu kazanın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığı hususunda irdeleme yapılmamıştır. Rapor bu haliyle denetime elverişli olmayıp oluşa uygun olarak düzenlenmemiştir. Eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu durum da mahkemece, nöroloji uzmanı, ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan ayrı bir bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli, yol ve hava durumu nazara alınarak trafik kazasının münhasıran alkol etkisi altında olup olmadığı, alkolden başka etkilerin de bulunup bulunmadğı konularında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.