
Esas No: 2007/8153
Karar No: 2007/10141
Karar Tarihi: 25.10.2007
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/8153 Esas 2007/10141 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2006
NUMARASI : 2004/418-2006/331
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu 6 parsel sayılı taşınmaza komşu davalının istinat ve bahçe duvarını yükseltmek, ağaç dikmek suretiyle müdahale ettiğini, yükselen duvarlar ve ağaç nedeniyle manzaranın engellendiğini, bahçe ve havuzun güneş almadığını, duvar inşası sırasında bahçesindeki travertenlere zarar verildiğini ileri sürüp komşuluk hukukuna aykırı yapıların yıkımına,eski hale getirilmesine ve çekişmenin giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu yerde afet sonucu yıkılan istinat duvarını site yönetiminden izin alarak yeniden inşa ettiğini, bahçe duvarını davacının muvafakati ile yükselttiğini, davacının bir zararının olmadığını, komşuluk hukukuna aykırı yapılaşmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza komşu taşınmazda yapılaşan davalının komşuluk hukukuna aykırı bir davranışı olmadığı, meydana getirilen yapıların ve dikilen ağaçların davacıya bir zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, taplanan delillerden; çekişme konusu 148 nolu meskenin davacıya, 147 nolu meskenin ise davalıya ait olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı; davalının bahçe ve istinat duvarını yükseltmek, sınıra ağaç dikmek suretiyle bahçe ve havuzunun güneş almasını engellediğini, dal ve yaprakların bahçe ve havuzu kirlettiğini, istinat duvarının yola tecavüzlü yapıldığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olaya gelince; yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde bir inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; mahallinde biri çevre mühendisi olmak üzere en az üç uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme ve uygulama yapılması, davalıya ait yıkımı istenen muhdesatın imara ve projesine uygun olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, imara aykırılığın saptanması durumunda elde edilecek bilgilerin yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi, keza dava konusu edilen ağaçların da davacıya komşuluk hukuku açısından bir zarar verip vermediğinin belirlenmesi, zarar vermesi halinde kesilip kaldırılması dışında başka bir önlemle örneğin budama suretiyle giderilip giderilemeyeceği yönü üzerinde durulması, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve çelişki giderilmeden yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.