Esas No: 2021/8119
Karar No: 2022/1621
Karar Tarihi: 07.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/8119 Esas 2022/1621 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/8119 E. , 2022/1621 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine Uyuşmazlık Hakemince yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen kararın davalı vekilinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazının reddine dair verilen 26/12/2019 tarih ve 2019/İHK-20055 sayılı kararın davalı vekilince süresi içinde temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya incelendi, gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; 22/05/2017 tarihinde davalıya trafik sigortalı aracın, davacının yolcu konumunda olduğu araçla çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen rapor uyarınca %15 oranında malul kaldığını, davalı nezdinde sigortalı aracın tam kusurlu olduğunu, davalının yaptığı ödemenin eksik olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, 04/07/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini toplam 48.086,60 TL ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; yapılan ödeme ile sorumluluklarının kalmadığını, geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi ve geçici bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğunu savunarak, başvurunun reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; başvurunun kabulü ile 48.086,60 TL tazminatın 01/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazlarının reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dava, trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İtiraz Hakem Heyetince işin esasına girilerek davalının itirazlarının reddine karar verilmiş ise de, dava şartı olan teminat hususu resen araştırılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” 5718 sayılı Kanun’da teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava, dava şartı eksikliğinden 6100 sayılı HMK'nın 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
5718 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır.
Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. Az yukarıda belirtilen anlaşmalardan biri de 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi olup, anılan sözleşmenin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
Davacı Suriye uyruklu olup, Hakem Heyetince teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5178 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 2. fıkrasında dava açanın karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden, öngörülen teminat hususu Mahkemece resen gözetilmelidir.
Şu halde İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacının statüsü belirlenip teminattan muaf olup olmadığı hususu Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, doğrudan işin esasına girilmesi doğru olmamış, hükmün bu yönden resen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan ve resen görülen nedenlerle İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 07/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.