Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8507
Karar No: 2015/8524

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/8507 Esas 2015/8524 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/8507 E.  ,  2015/8524 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 19/03/2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 06/10/2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden Hazine vekili Av. ... ile diğer taraftan davacı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, 06/03/2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; ... köyü 146 ada 5 parsel sayılı 44321,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın 2/18 payı vekil eden adına tapu sicilinde kayıtlı iken ... tarafından açılan dava neticesinde ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/1272 E. 2000/517 K. sayılı ilâmıyla 15627,00 m²’lik bölümünün tapu kaydının iptaline ve ... adına tesciline karar verildiğini belirterek 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere vekil edenin hissesine düşün miktar üzerinden 7.100,00.-TL maddi tazminatın iptal tarihi olan 21/09/2000 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir (Davacı vekili, 17/12/2014 tarihinde harcını yatırmak suretiyle tazminat miktarını 87.134,41.-TL’na yükseltmiştir.).
Davalı ... vekili, kadastro tespiti sırasında yapılan hukuka aykırı işlemler tapu sicilinin tutulması kavramı içerisinde yer almadığından TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat talep edilemeyeceği, davacının taşınmazı satın aldığı kişiden ödediği miktarı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerde devletin haksız ve yasal olmayan bir durumu koruma yükümlülüğü getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, zarara kadastro çalışmaları sırasındaki hatalı tespitin neden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2013/3764-9934 sayılı ilâmıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “…devlet tarafından verilen, doğru esasa ve geçerli kayda dayalı tapu ile sağlanan mülkiyet hakkına değer verileceği kuşkusuzdur. Böyle bir yerin temel vasfı yani kamu malı olma niteliği değişmemekle birlikte, kişinin söz konusu tapuya dayalı hakkının yukarıda ifade edildiği gibi korunması gerekeceği muhakkaktır.
Aksi düşünce tarzının, devletin verdiği tapunun geçersizliğini ileri sürerek, hiçbir karşılık ödemeksizin iptalini istemesi, geçerli kayda dayalı mülkiyet hakkı ile bağdaşmayacağı gibi, devletin saygınlığını zedeler nitelikte bir tutum olacaktır.
Bu amaçla yasamıza konulan 4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ""Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. O halde, olayda davalı ... Müdürlüğünün dolayısıyla ...nin Türk Medenî Kanununun 1007. (Medenî Kanunun 917) maddesinden kaynaklanan sorumluğunun dikkate alınması zorunludur. Bu bağlamda, çekişmeli taşınmazın değerinin belirlenmesi önem taşımaktadır.
Bu nedenle, dava konusu taşınmazın belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorularak, niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre taşınmazın gerçek değeri belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra; davanın kabulüne, toplam 87.134,41.-TL tazminatın ilk 7.100,00.-TL’ye dava tarihinden, bakiyesine ıslah tarihi olan 17/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu 146 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 15627 m² (B harfiyle işaretli 14360,00 m² + C harfiyle işaretli 1267, 00 m²) devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/1272 Esas, 2000/517 Karar sayılı ilamı ile tapu kaydının iptaline ve ... adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 28.04.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmemiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında, dava konusu taşınmazın belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili belediye başkanlığından sorularak, niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre taşınmazın gerçek değeri belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gereklerine değinildiği halde, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 20120352 Esas sayılı dosyasında proje üretilmek suretiyle değer hesabının yapıldığı 02.05.2014 tarihli ek bilirkişi raporuna dayanak alınarak hüküm kurulması doğru değildir.
Bu nedenle, dava konusu taşınmazın uygulama imar planı içinde olması, belediye hizmetlerinden yararlanması nedeniyle arsa niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için taraflara olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi ek raporuyla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de, TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali kararının kesinleşme tarihi itibariyle mülkiyetin kazanıldığı ve davacının zararı oluştuğundan bu tarihin değerlendirme tarihi olarak alınması gerekirken dava tarihin esas alınması doğru olmadığı gibi, tapusu iptal edilen aynı taşınmazın 1/6 pay sahibi tarafından aynı iddiayla Hazine yönelik açılan ve ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/352 Esasında görülen tazminat davasının bu dosya ile birleştirmesinin düşünülmemesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...ye verilmesine, taraflarca hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 388/4 (HMK m.297/ç) ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 06/10/2015 günü oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi