Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı babası A."in ilk eşinden olma çocuklarından mal kaçırmak amacıyla 244 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını ikinci eşi N."ye muvazaalı olarak temlik ettiğini, Nesibe"ninde davalı oğlu M."ya devrettiğini, M."nın iyiniyetli olmadığını ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı, iyiniyetle taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların ortak mirasbırakanı A"in maliki olduğu 5 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını 15.12.1997 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile dava dışı eşi N."ye temlik ettiği, onunda bu pay ile birlikte mevcut payını 02.05.2001 tarihinde davalı M."ya satış işlemi ile devrettiği, bu şekilde davalı M."nın taşınmazın tamamına sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, mirasbırakan A."in bakım karşılığı temlik ettiği payın mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4). Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; mirasbırakan A..."in kanser hastası olduğu, bu hastalığının uzun süre devam ettiği, bu sebeple özel bakıma ihtayacı bulunduğu, eşi Nesibe"nin mirasbırakana yaşadığı sürece fedakarlıkla ve büyük bir özen içinde özveri ile baktığı dosya kapsamı ile sabittir.
Esasen, temlikte bakım karşılığı yapılmıştır.
Öyleyse, bu olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanın, eşi N..."ye yaptığı temlikin muvazaalı olduğu kabul edilemez.
Buna göre, dava dışı N..."nin ikinci el durumundaki davalıya yapmış olduğu temlikinde geçersizliğinden sözedilemez.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de dava konusu edilmeyen N..."den intikal eden diğer yarı payında kabul kapsamına alınmış olması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.