18. Ceza Dairesi 2015/14885 E. , 2016/11259 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İmar kirliliğine neden olma
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
Sanık hakkında 2863 sayılı Kanunun 65/b, TCK"nın 184/1, 44. maddeleri geriğince cezalandırılması istemi ile dava açılıp, "sanığın eyleminin TCK"nın 44. maddesi uyarınca tek bir fiille kanunun birden fazla hükmünü ihlal etme niteliğinde olduğu, bu itibarla sanık hakkında en fazla cezayı gerektiren sit alanlarında koruma amaçlı imar planına aykırı olarak inşaat yapma suçundan ceza verilmesi gerektiğinden bahisle iddianame düzenlenmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin dosyada mübrez kararı incelendiğinde 11/04/2012 tarihinde söz konusu yasa hükmünün iptal edilmiş olduğu, iptal hükmünün 1 yıl sonra yani 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe gireceği anlaşıldığından sanık hakkında imar kirliliğine neden olmak suçundan hüküm kurmak gerektiği" gerekçesiyle TCK"nın 184/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi"nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 2011/18 esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi”ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı;
Bu kapsamda somut olay değenlendirildiğinde, üçüncü derece doğal sit alanı içerisinde kalan yerde bina yaptıran sanığın dava konusu yerin sit alanı olduğunu bilmediğini savunması karşısında, tapu kaydındaki beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığı, tescil kararının mahallinde mutad vasıtlarla ilan edilip edilmediği araştırılıp sanığın eyleminin sanık hakkında özel normun önceliği ilkesi gereği 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçunu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece “2863 sayılı Yasanın 65/a-b maddeleri Anayasa Mahkemesinin 11/04/2012 tarih 2011/18 esas 2012/53 sayılı ilamı ile iptal edildiğinden yüklenen fiil kanunda suç olarak tanımlanmadığından” şeklindeki gerekçeye dayalı olarak beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafii ve katılan ... vekilinin, temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24/05/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.