Davacı, 28/08/2006 tarihinden itibaren malulen emekli olduğunun tespiti ile ödenmesi gereken maluliyet aylıkların tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dava, davacının 28.08.2006 tarihinden itibaren malulen emekli olduğunun tespiti ile ödenmesi gereken maluliyet aylıklarının tahsili istemine ilişkindir. Anayasa’nın 141. maddesinde vurgulandığı ve HMK"nun 297 ve 298. maddelerinde de açıklandığı üzere, mahkeme kararları iddia, savunma ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıaların neler olduğu ve bunlardan çıkan sonuçlar ile hukuki sebepler gösterilerek gerekçeli biçimde yazılmalıdır. HMK"nun 297/2. maddesinde de taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Mahkeme kararının gerekçe ve hüküm fıkrasında, gerekçe ile hüküm fıkrasının aykırı olduğu, gerekçede, “davacının %60 oranında çalışma gücünü kaybetmiş olduğundan 28.02.2007-28.12.2007 tarihleri arasında yasanın aradığı %70 oranına sahip bulunmadığından bu döneme ilişkin isteminin MK 2,3 maddeleri kapsamında reddedilmiş olduğu belirtilmiş iken, hüküm fıkrasında davacının 01.02.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine,” karar verildiği temyize konu kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, gerekçe ile hüküm fıkrası arasındaki bu çelişkinin giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı SGK"nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı SGK"nun diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 20/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.