8. Hukuk Dairesi 2011/3810 E. , 2012/501 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... mirasçıları ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Burdur Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 30.11.2010 gün ve 1019/1101 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, davalı ile vekil edeninin Süleyman Bozdemir’in mirasçıları olduklarını, dava konusu 1104 parselin ortak miras bırakandan kaldığını, vekil edeni ile davalı arasında yapılan “Anlaşma Senedi” başlıklı haricen düzenlenen senet ile davalının dava konusu taşınmazdaki payını dava dışı parsel karşılığında vekil edenine devrettiğini ileri sürerek, davalının tapudaki 1/4 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., söz konusu sözleşmedeki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak içeriğini kabul etmediğini, trampadan vazgeçtiğini bildirmiştir.
Mahkemece, tapulu taşınmazlardaki harici devrin (trampa) hukuken geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 1104 parsel 12.09.1977 tarihinde yapılan tapulama ile ...’a ait iken, 1970 yılında evlatlarına bağışladığı belirtilerek ¼’er oranda davacı ..., davalı ... ile dava dışı Veli Sayın ve Naime Özkan adına paylı mülkiyet şeklinde tespit edilmiş, tutanağın itirazsız 22.11.1979 tarihinde kesinleşmesiyle tespit doğrultusunda tapu sicili oluşmuştur.
Dosya içeriğine ve tanık beyanlarına göre; dayanak “Anlaşma Senedi” başlıklı tarihsiz senedin ortak miras bırakan ...’ın öldüğü 20.02.1996 tarihinden sonra (1996 – 1997) düzenlendiği anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, harici sözleşme 1104 parselin tapulu olduğu bir dönemde düzenlenmiştir. Tapu siciline göre, sözleşmenin düzenlendiği tarihte taşınmaz, paylı mülkiyet şeklinde davacı, davalı ve dava dışı kardeşler adına kayıtlıdır. Mirasçılar arasındaki pay devrini düzenleyen TMK.nun 677. maddenin tereke malı olmaktan çıkmış ve paylı mülkiyete dönüşmüş tapulu taşınmazlara uygulanması söz konusu olmaz. Bu duruma göre, TMK.nun 706, BK.nun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddesi hükümleri uyarınca resmi şekilde düzenlenmeyen dayanak sözleşme alıcıya mülkiyet hakkı bahşetmez ve geçersiz tapu dışı sözleşmeye dayanılarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz.
Ne var ki; davalı 14.05.2010 tarihli keşifteki beyanlarında özetle; trampaya ilişkin sözleşmedeki imzanın kendisine ait olduğunu ancak, trampa anlaşmasıyla dava konusu taşınmazda davacıya verdiği kısmın 1,5 dönüm olduğunu, davacının iddia ettiği gibi 2,5 dönüm taşınmaz verdiğini kabul etmediğini, trampa sözleşmesini kabul etmekle birlikte trampa edilen taşınmazların eşit olmamasına itiraz ettiğini açıklamıştır. Davalının keşif tutanağının son sayfasına imzası alınmakla birlikte, az yukarıda açıklanan beyanlarının altına imzası alınmamıştır. Davalının açıklanan bu beyanlarının maddi olgunun mu yoksa davanın kabulü mü olduğu hususunda duraksama hasıl olmuştur. Tapulu taşınmazların satış ve devirlerinin resmi şekilde yapılması geçerlilik şartı olduğundan, davalı tarafından maddi olgunun kabulü davacı lehine mülkiyet hakkı doğurmaz. Ancak, davalının açıkça davacının talep sonucunu 6100 sayılı HMK.nun 308. maddesine göre kabulü, aynı Kanunun 311. maddesine göre kesin hüküm sonuçlarını doğuracaktır. Bu bakımdan davalı yeniden isticvap edilerek 6100 sayılı HMK.nun 154/ç maddesi hükmüne göre, davacının talep sonucunu kabul edip etmediği açıkça sorulup tutanağa geçirildikten sonra imzasının alınması, bundan sonra oluşacak duruma göre dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan usul hükümleri gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.