19. Hukuk Dairesi 2018/1437 E. , 2020/1031 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonucunda verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalının irsaliyeli faturalardan doğan borçlarını ödemediğini, davalının taraflar arasındaki akdî hukukî ilişkiyi ve fatura konusu malların teslimi olgusunu kabul ettiğini, ancak takipte yetkiye itiraz ettiğini, bu itirazın haksız ve isabetsiz olduğunu, davalının faturalara konu malların davacının borcuna mahsuben kendilerine gönderildiği iddialarının haksız, kötüniyetli ve isabetsiz olduğunu, davacının davalıdan alacaklı olduğunu, davalının yasal faiz istemine itirazının da yersiz olduğunu; fatura alacaklarına istenen faizin başlangıç tarihinin fatura tarihi değil takip tarihinden itibaren istenildiğini iddia ederek, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının faaliyet adresinin bulunduğu Gaziantep icra dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının 2012 yılından itibaren davalı firmadan mal aldığını, dolayısıyla davalının satıcı davacının ise alıcı olduğunun anlaşıldığını, davacının gönderdiği malların satış amacıyla değil borca karşılık senetlerde yaşanan problemler nedeniyle borcuna mahsuben gönderildiğini, davacının davalıdan aldığı mallara karşılık kendi çek ve senetleri ile müşteri çek ve senetlerinin de karşılıksız çıktığını, bu nedenle davacı aleyhinde yasal takipler başlatıldığını, davacıya hacze gidildiğinde davacının haciz durumunda borçlarını ödeyemeyeceğini beyan ettiğini, bunun üzerine davacının borçlarına karşılık dava konusu faturalarda belirtilen malları davalıya borçlarına mahsuben gönderdiğini, davalının fatura bedellerinin malların gerçek değeriyle örtüşmediğini beyan etmesi üzerine davacının hesap mutabakatı için Gaziantep’e gelmediğini, davacının davalıya verdiği çeklerin sorunlu olması nedeniyle davacı aleyhinde Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın yürütüldüğünü, davalının davacıdan alacaklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının faturaya dayalı alacağının bulunduğu iddiası ile davalı hakkında icra takibi yaptığı, davalının yetkiye ve borca itirazı üzerine takibin durduğu, takip konusunun para borcu olması nedeniyle Borçlar Kanunu"nun 89. maddesi gereği alacaklının bulunduğu yer icra daireleri ve mahkemeleri yetkili bulunduğundan davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, davalının cevap dilekçesinde mal teslimine itiraz etmeyip fatura içeriklerinin davacıdan olan alacaklarına mahsuben kendilerine gönderildiğini iddia ederek ispat yükünü üzerine aldığı, davalının cevap dilekçesi içeriğinde delil olarak tarafların ticari defterlerinden bahsettiğinden yaptırılan defter incelemesinde davacının defterlerinin kapanış tasdiki bulunmadığından sahibi lehine delil teşkil etmeyeceğinin, faturaların defterde kayıtlı olduğunun, faturaların 27.12.2014 tarihinde bankalar borçlandırılarak kapatıldığının, defter kayıtlarına göre davacının davalıdan alacağı bulunmadığının tespit edildiği, davalı defterlerinin incelenmesinde ise davalının defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğunun, kayıtların birbirini doğruladığının, sahibi lehine delil mahiyetinde olduğunun, takip konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğunun, fatura bedellerinin davacı borcundan mahsup edildiğinin, davalının davacıdan 22.980,31 TL alacaklı göründüğünün tespit edildiği, yapılan bu tespitlere göre davalının davacıya borçlu olmadığını ispatladığı, kendi defterlerinde davalıdan alacaklı görünmeyen davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, davacının takip dosyasında 3 adet faturaya dayandığı, davacı defterleri üzerinde yapılan incelemede, bu faturaların davacı defterinde peşin ödenmeli olarak kayıt edildiği, davacı defterlerinin her ne kadar kapanışları yapılmamış olsa da davacı defteri davacı aleyhine delil olacağı, davacı defterlerinde de bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan alacaklı olmadığı yönündeki raporu dikkate alındığında mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçeleriyle davacı vekilinin İlk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince verilen karar HMK.’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddi kararı olup, mahkemece kanunî tabir olan “esastan reddine” yerine sadece “reddine” yazılması doğru değildir. Ancak bu husus kararın doğruluğunu etkilemediğinden sadece uygulamanın gelişmesi için uyarılmakla yetinilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/193 esas ve 2018/349 karar sayılı ve 12.03.2018 tarihli kararının ONANMASINA, dosyanın Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, karardan bir örneğin bilgisi için Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.