Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 234 ada 1 parsel sayılı taşınmazına davalının ev yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu yerin ve binanın kendisine ait olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının, davacının rızası ve yardımıyla çekişmeli taşınmaz üzerine bina yaptırdığı, 5.7.1994 tarih ve 12/26 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da dikkate alınarak kendi rızasıyla inşaatı yaptıran arsa malikinin müdahalenin meni ve kal isteminde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; üzerinde davalının inşaa ettiği binanın bulunduğu çekişme konusu 234 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı halde, taşınmazı ve üzerindeki yapıyı tasarruf ettiği anlaşılmaktadır.
O halde, belirlenen bu duruma göre, özellikle davacının kayıttan kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilerek (T.M.K. 683.) davanın kabulü gerekeceği tartışmasızdır.
Ancak, davalının yapmış olduğu binanın imar uygulaması sonucu davacıya, bırakılan çekişme konusu taşınmazda kaldığı izlenimi uyanmaktadır.
Oysa, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmış değildir.
Bilindiği üzere; Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar
parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerinceyapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.Somut olaya gelince; yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde, mahkemece hükme elverişli olacak nitelikte bir araştırma ve inceleme yapıldığı söylenemez.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle ve özellikle somut olayda uygulama yeri bulunmayan 5.7.1944 tarih 12/26 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına yanlış anlam verilmek suretiyle karar gerekçe yapılarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.