8. Hukuk Dairesi 2011/3723 E. , 2012/438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali tescil davasının reddine dair Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.02.2011 gün ve 405/114 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 335 ada 9, 345 ada 4, 350 ada 2, 355 ada 2 ve 334 ada 5 parsel sayılı taşınmazların tarafların kök miras bırakanı ..."a ait iken, davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, bu yerde kendisinin de miras payı bulunduğunu iddia ederek davalılar adına olan tapu kayıtlarının miras payı oranında iptal ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... (Salman) açılan davanın doğru olduğunu, davayı kabul ettiğini bir nolu oturumda açıklamış ve beyanını parmak iziyle doğrulamıştır.
Davalı ... ise, 05.05.2010 tarihli keşif zaptının beşinci ve altıncı sayfalarındaki beyanına göre; dava konusu taşınmazların babasından kaldığını, davacı ablasına ait miras payını 4 altın bilezik karşılığında anlaşarak satın aldığını bu sebeple davacının payının kadastroda kendi adına yazıldığını, ne var ki, parası olmadığı için davacıya vaat ettiği 4 altın bileziği halen de veremediğini açıklayarak beyanını imzasıyla onaylamıştır.
Mahkemece, davacı ile davalının dava konusu edilen miras paylarının kadastro sırasında 4 altın bilezik karşılığında devri konusunda anlaştıkları, kadastro tutanaklarının buna göre düzenlendiği, fakat, halen de altın bileziklerin ödenmediğini, bu sebeple davacının alacak davası açması gerekirken, tapu iptali, tescil davası açmasının isabetli olmadığı gerekçeleriyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazların tarafların babası (kök muris) ..."dan kaldığı ve kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına paylı olarak tespit gördüğü ve itirazsız kesinleşmekle tapu kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Veraset belgesi dosyadadır. 1906 doğumlu ..."un 14.06.1980 tarihinde öldüğü, mirasçısı olarak ..., ... ve ..."un kaldığı bunların haricinde başkaca mirasçısının bulunmadığı tüm mirasçıların davada yer aldıkları anlaşılmaktadır. Dinlenen yerel bilirkişi, mirasçılar arasında fiili ya da rızai taksim yapıldığına ilişkin bir duyum almadığını söylemişlerdir. Tespit bilirkişisi taksimden ve paylaşımdan haberi olmadığını, tutanakları okumadan imzaladıklarını açıklamıştır. Davacı tanığı ... kadastro geçerken ..."un (davalının) yanına gelerek davacı ... ile kendisini anlaştırmasına aracı olmasını istediği davacı ..."nin anlaşmaya razı olduğu babaları Rafet"ten kalan tüm hissesine karşılık 4 altın bilezik verilmesi koşuluyla bütün miras hissesinden Fikri lehine vazgeçtiğini bildiğini ve tarafların bu şekilde anlaştığını söylemiştir. Tanık Salih Erdani ise, 4 altın bilezik karşılığında bu yerlerin satıldığını duymadığını açıklamıştır. Davalı ..."ın kabul beyanı 3.11.2009 tarihli bir nolu oturum zaptında yer almaktadır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, öncesinden tarafların ortak miras bırakanı ..."a ait bulunan taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davacı ... Soy"un miras hissesini davalı ..."a temlik edip etmediğinde, temlik etmiş ise bu işlemin geçerli olup olmadığında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak; TMK.nun 676 ve 677. maddeleri uyarınca mirasçılar arasında yazılı belgeyle pay satışı mümkündür. Somut olayda, taşınmazlar kök muris ..."a ait iken ölümü ile elbirliği mülkiyet üzere mirasçılarına geçmiştir. Mirasçılar arasında tereke taksim edilmemiştir. Davalı ..."un keşif zaptındaki yukarıda açıklanan beyanına göre miras payı kadastro çalışmaları sırasında sözlü akitle temlik edilmiştir. Ancak, davacı böyle bir sözleşmenin varlığını kabul etmemiştir. Kaldı ki, tereke iştirak halindedir. Öte yandan böyle bir sözlü anlaşmanın varlığını ileri süren ... kendisi tarafından sözleşmenin ön koşulu olan satış bedeli karşılığı olduğu söylenen 4 adet altın bileziği halen de davacıya vermemiştir. Öyle ise, böyle bir sözleşmenin varlığı tartışmalıdır. Olsa dahi sözleşmenin asli unsuru olan bedel (4 altın bilezik) karşı tarafa ödenmemiştir. Bu durumda, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı olduğu tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davacının davasının kabulüne, dava konusu parsellerde davalı ... üzerinde kayıtlı bulunan 2/3 paydan 1/3 payın iptali ve davacı adına tapuya tesciline karar vermek gerekirken, maddi olay ve hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
31.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.