8. Hukuk Dairesi 2011/4254 E. , 2012/431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Eruh Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 31.03.2011 gün ve 106/143 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, eklemeli kazandırıcı zilyetlik hukuksal nedenine dayanarak dava konusu 105 ada 3 nolu parselin yaklaşık 14 dönümlük kısmının tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 14.01.2011 tarihli krokisinde A ve B harfleri ile gösterilen toplam 36.510,604 m2 yerin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; bir arazinin kullanım süresi, niteliği ve zilyetlik süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının dava konusu taşınmazın tespit gördüğü 2002 tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için 2002 olan tespit tarihine göre, 20-30 yıl öncesine ait (1982-1972) stereoskopik hava fotoğraflarının istenilmesi ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülebilmesi, taşınmazın sınırlarının açıkça belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece, uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli olan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece, nizalı taşınmazın tespit tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının usulüne uygun ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Komutanlığından sorularak getirtilmesi, yapılacak keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Bundan ayrı, mahkemece, davada tanık dinlemeksizin, keşifte mahalli bilirkişilerin zilyetlik konusunda verdiği bilgi ile yetinilerek hüküm kurulmuştur. Bu tür davalarda iktisabı sağlayan zilyetliğin ispatı gerekir. Zilyetlik olayları maddi olaylardandır. Maddi olaylar, ancak, tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Mahkemece, zilyetlik araştırmasında mahalli bilirkişilerin verdiği bilgi ile yetinilerek hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı HMK.nun 266 (HUMK.nun 275) maddesinde hangi amaçla bilirkişilerin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında, tanık sözleri ile tespiti gereken bir yön için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilemez. Zilyetliğin ilk önce tanık sözleri ile tespiti şarttır. Bu yapılmadıkça mahalli bilirkişi sözleri tek başına davada hüküm vermeye yeterli olamaz. Mahalli bilirkişinin zilyetlik konusundaki sözleri ancak, zilyetliğin tespiti maksadı ile dinlenilen tanıkların sözlerinin doğruluğunu gösteren bir bilgi olarak gözönünde tutulabilir. Bu itibarla, zilyetlik olaylarının açıklandığı gibi tanık sözleri ile ispat edilebileceğinin gözönünde tutulması, açıkça tanık deliline de dayandığına göre, her ne kadar 24.12.2010 tarihli yargılama oturumunda verilen 3 nolu ara karar ile "tarafların keşif günü tanık dinletmek istemeleri halinde tanık listesini önceden mahkememize ibraz etmeleri gerektiğinin ihtarı ile dinletmek istedikleri tanıklar için tebligat gideri ve tanık ücretini yatırmalarının ihtaratına (ihtarat yapıldı)" şeklinde davacı yana tanıklarını liste halinde vermesi için süre verilmiş ise de; bu sürenin kesin süre mahiyetini taşımaması ve davacının açıkça tanık delilinden vazgeçmediği gözetilerek; öncelikle,davacıya tanıklarını liste halinde vermesi için usule uygun süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK.nun 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. (HUMK.259) maddeleri hükümleri uyarınca mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. (HUMK.265) maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekir. Mahkemece, sadece yerel bilirkişi sözleri ile yetinilip, uyuşmazlığın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Öte yandan, HUMK.nun 74. ( HMK.nun 26.) maddesi uyarınca hakim tarafların isteği ile bağlı olup, ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremez. Dava dilekçesinde yaklaşık 14 dönüm yer bakımından istekte bulunulması ve yargılama oturumlarında bu isteğin yinelenmesine karşın, yaklaşık talebin bir mislini aşar biçimde 36.510,604 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptali ve tesciline karar verilmesi de HUMK.nun 74. (HMK. 26.md.) maddesine uygun düşmemektedir.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 31.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.