1. Hukuk Dairesi 2007/7618 E. , 2007/9362 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : NAZİLLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2006
NUMARASI : 2006/635-2006/377
.
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, paydaşı olduklara tarla vasıflı 20 parsel sayılı taşınmaza davalı paydaşın bina yapıp etrafını çitle çevirdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini ve yıkım suretiyle taşınmazın tarla vasfına iadesini istemiştir.
Davalı, taşınmazla payı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, ölünce mirasçılara davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece, davalının bina yapmak suretiyle taşınmazda payından fazla yer kullandığının keşfen saptandığı gerekçesiyle taşınmaza yönelik muarazanın men"ine ev,çit ve duvarların yıkımına karar verilmiştir.
Karar, davalı mirasçılarınca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasındaki el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyaya getirtilen çap kaydından, davaya konu olan 20 sayılı kadastral parselin 3658,62 m2. tarla vasfıyla taraflar adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı bulunduğu görülmektedir.
Davacılar, davalının taşınmazın bir bölümünde yapılanmak suretiyle vasfını değiştirdiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Gerçekten de, çekişmeli taşınmazda davalının 81 m2.lik ev ve 13 m2.lik depo yaptığı keşfen saptanmıştır. Ne var ki, taşınmazın davalının kullandığı kısım dışındaki bölümlerinin ne şekilde tasarruf edildiği konusunda herhangi bir araştırma yapılmış değildir.
Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine el atmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı el atmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Bunun yanında, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Öte yandan, M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde yeniden keşif yapılarak taşınmazda tüm paydaşları bağlayan harici taksim ya da fiili kullanım biçimi oluşup oluşmadığının, çekişmeli kısım dışındaki diğer bölümlerin ne şekilde ve kimler tarafından tasarruf edildiğinin araştırılması, böylece taşınmazın hakim vasfının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanarak davalının yapılaşmasının bu vasfı değiştirip değiştirmediğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.