8. Hukuk Dairesi 2011/3531 E. , 2012/420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.03.2011 gün ve 564/79 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak dava konusu 260 ada 9 parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kazanma koşullarının gerçekleştiği görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarla niteliğindeki 5344 m2 yüzölçüme sahip 160 ada 9 parsel, tarım arazisi niteliğinde olduğu ada ve mevki ilanına karşın müracaat eden olmadığı, maliki ve zilyedi belirlenemediği açıklanarak 24.09.1998 tarihinde ... adına tespit edilmiş, 31.05.2000 tarihinde hükmen ... adına tescil edilmiş, ... Bölge İdare Mahkemesinin 11.11.2003 tarih 2002/837 Esas 2003/1343 Karar sayılı ilamı ile tapu kaydı üzerine ...... Genel Müdürlüğü lehine vakıf şerhi konulmuştur.
Dava; TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Taşınmazın güney sınırında bulunan 260 ada 1 parsel 9.380.280 m2 yüzölçüme sahip geniş bir alan olup ...... Mahkemesi kararıyla hükmen mera olarak sınırlandırılmıştır. Mahkemece usulüne uygun olarak kadim ve tahsisli mera araştırması yapılmamış ve taşınmazın niteliğin belirlenmesi bakımından hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın öncesinin mera niteliğindeki yerlerden olup olmadığı ve niteliğinin belirlenmesi ile ilgilidir. Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerindeki zilyetliği en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının ...... tespitinden geriye doğru 20 yıl öncesine ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için 24.09.1998 tespit tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait (1973-1978 yılları arası) 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Diğer yönden; bir yerin öncesinin veya halihazır durumunun tahsisli veya kadim meralardan olup olmadığı ayrı usul ve şekilde araştırılmaya tabidir. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. HGK’nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 3.5.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir.
Taşınmazın tahsisli meralardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının İl Özel İdaresi veya devredilmiş olması halinde ilgili ...... Başkanlığından sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 SK.nun 8.maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi, tanık ifadeleri ve uzman bilirkişiler aracılığı ile tespiti, Toprak Tevzi Komisyonu veya ......ca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait tapu kayıtları, ...... tutanakları, varsa dayanak belgeleri, hükmen oluşan parsellere ait hüküm dosyalarının bulundukları yerlerden getirtilmesi, ... mühendisi, ...... fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle tespit tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş ......... aletiyle taşınmaz başında uygulanması, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme ve araştırmalar yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başlandığı, meradan elde edilen yerlerden olup olmadığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan uzman bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihinin ayrı ayrı belirlenmesi, HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri uyarınca uzman, yerel ve teknik bilirkişiler aracılığı ile yeniden taşınmaz başında keşif yapılarak uygulanması, davacının tasarruf şekli, zilyetliğin süreci ve sürdürülüş biçimi, üzerinde tarımsal faaliyet yapılıp yapılmadığı, mera niteliğinde olup olmadığı hususlarının duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesi, HUMK.nun 366. maddesi hükmü uyarınca tescil konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilip Mahkeme Hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması gerekir.
Bundan ayrı; yukarıda açıklandığı üzere, taşınmaz ... adına tapuda kayıtlı olup ... Bölge İdare Mahkemesinin kesinleşmiş ilamı ile tapu kaydı üzerine vakıf şerhi konulmuştur. Mahkemece, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ... Bölge İdare Mahkemesine ait dava dosyası ile varsa vakıf senedinin getirtilmesi, taşınmazın vakıf malı olup-olmadığı üzerinde durulması, husumetin ...... Genel Müdürlüğü’ne yöneltilmesi hususunda davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, ...... Genel Müdürlüğü tarafından delil sunulması halinde tüm delillerin eksiksiz olarak toplanması, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.