8. Hukuk Dairesi 2011/1675 E. , 2012/419 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve birleşen dosya davacısı...... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.12.2010 gün ve 645/958 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak ... üzerinde kayıtlı bulunan, dava dilekçesinde ada ve parsel numaraları gösterilen 7 parça taşınmazın tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davacı...... vekili birleşen dava dosyasında, taşınmazlardan 9022 parselin bir bölümünün miras ve taksim yoluyla kaldığını, uzun yıllar tasarrufunda bulunduğunu açıklayarak, kullanılan bölümün tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, dava konusu 6251, 6530, 6539, 10316, 10445 ve 11092 parsellerin tamamı, 9022 parselin teknik bilirkişi raporunda B harfiyle gösterilen 2380.17 m2’lik bölümünün tapu kayıtlarının iptaliyle davacı ... adına, 9022 parsel kapsamında kalan ve teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 1571.83 m2 yerin tapu kaydının iptaliyle, birleşen dosya davacısı...... adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümleri, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarla niteliğindeki dava konusu taşınmazlar, 31.07.1963 tarihli tapu kayıtlarına dayanılarak 1991 ve 1993 yıllarında ... adına tespit edilmiş, dava konusu 6251, 6530, 9022, 10316, 10445 ve 11092 parseller 03.05.1996 tarihinde ...... yoluyla, 6539 parsel ise 22.03.2002 tarihinde ...... Mahkemesi kararıyla hükmen ... adına tescil edilmiştir.
Dava; TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı ...... Kanununun 14.maddesi uyarınca belirtme öncesi kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece kazanma koşullarının davacılar lehine gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmadığı gibi yapılan araştırma ve inceleme de karar vermeye yeterli değildir.
Dava konusu 6539 parsel, 4753 sayılı Kanun uyarınca ...... Komisyonu çalışmaları sonucu oluşan 31.07.1963 tarih 688 sayılı tapu kaydına dayanılarak 24.10.1991 tarihinde ... adına tespit edilmiş, asıl dosya davacısı ......’ın eşi ...... tarafından 30 yılı aşkın zilyetliğe dayanılarak ...... tespitine itiraz edilmiş, ... ...... Mahkemesinin 05.05.1999 tarih 1996/161 Esas ve 1999/153 Karar sayılı ilamı ile verilen kesin süreye rağmen 3402 sayılı Kanunun 36/1.maddesi uyarınca keşif giderlerini yatırılmadığı ve davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, taşınmazın tespit gibi ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm; Yargıtay 17.Hukuk Dairesi tarafından onanarak 22.03.2002 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılardan Fatma’nın eşi ......, ...... Mahkemesindeki tespite itiraz davasında aynı zamanda keşif deliline de dayanmıştır. Esasen bu tür davalarda keşif yapılmadan ve keşfe dayalı deliller toplanmadan sonuca ulaşmak mümkün değildir. ...... Mahkemesince 3402 sayılı Kanunun 36.maddesi gereğince keşfin yapılması için davacı tarafa kesin süre verilmiş ve kesin sürenin gereği yerine getirilmediği gözetilerek "kesin süreye uyulmadığı ve kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine" denilmek suretiyle davacının eşi ...... tarafından ...... Mahkemesinde açılan davanın reddine karar verilmiştir. Eldeki dava dosyasının taşınmaz başında yapılan 30.09.2009 tarihli keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın miras yoluyla davacının eşi ......’a kaldığını, bu kişinin de taşınmazı eşi ...’a verdiğini bildirmişlerdir. Bu durum karşısında, ...... Mahkemesinin red gerekçesi usule ilişkin olmayıp davacının iddiasını kanıtlamamış bulunduğundan davanın esastan reddi niteliğindedir. Dosya arasında bulunan ... ...... Mahkemesinin dosyasıyla eldeki dava dosyası birlikte incelendiğinde her iki davanın tarafları, hukuki sebepleri ve konusu aynı olup 3402 sayılı Kanunun 34 ve HUMK.nun 237.maddeleri anlamında (halefiyet kuralı da gözönünde tutulduğunda) taraflar arasında kesin hüküm teşkil ettiğinin kabulü gerekir. O halde kesin hüküm nedeniyle 6539 parsel hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı ... vekilinin sair parsellere yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece bu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi 6530 ve 10445 parsellerin sınırında eylemli mera parseli bulunmasına karşılık usulüne uygun olarak kadim ve tahsisli mera araştırması yapılmamış, niteliğinin belirlenmesi bakımından hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Uyuşmazlık; dava konusu taşınmazların niteliğinin belirlenmesi ile ilgilidir. Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerindeki zilyetliği en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının ...... tespitinden geriye doğru 20 yıl öncesine ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için dayanak tapu kayıtlarının oluştuğu 31.07.1963 tespit tarihine göre 20–25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Diğer yönden; bir yerin öncesinin veya halihazır durumunun tahsisli veya kadim meralardan olup olmadığı ayrı usul ve şekilde araştırılmaya tabidir. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. HGK.nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 3.5.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, bir yerin yetkili bir
merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir.
Taşınmazın tahsisli meralardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mera tahsisinin bulunup bulunmadığının ...... İdaresi veya devredilmiş olması halinde ilgili ...... Başkanlığı’ndan sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 SK.nun 8.maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi, tanık ifadeleri ve uzman bilirkişiler aracılığı ile tespiti, ...... Komisyonu veya ......ca işlem gören yerlerde komşu parsellerin tapu kayıtları, ...... tutanakları, hükmen oluşan komşu 6254, 6252, 10305, 6540, 6538, 6795, 6532, 6520, 8970, 8966, 9021, 9023, 11106 ve 10444 parsellere ilişkin hüküm dosyaları ile komşu parsellerin belirtmesine esas 1938 tarih 3378, 3350, 3283, 2859 ve 2863 sayılı vergi kayıtları ile komşu 6581 ve 6795 parsellerin belirtmesine esas 1942 tarih 12 sayılı vergi kaydının bulundukları yerlerden getirtilmesi, ... mühendisi, ...... fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle tapu kaydının oluştuğu tarihe göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle taşınmaz başında uygulanması, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme ve araştırmalar yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başlandığı, meradan elde edilen yerlerden olup olmadığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan uzman bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmazın tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, HUMK.nun 366.maddesi hükmü uyarınca tescil konusu taşınmazlar ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması gerekir.
Bundan ayrı; davacılar eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak istekte bulunmuş olup miras bırakan ve diğer mirasçılar hakkında 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca araştırma yapılmamıştır. 3402 sayılı ...... Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra miras bırakanı ve diğer mirasçılar adına ...... yolu ile veya açılan dava sonunda zilyetliğe dayalı olarak tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin ......Müdürlüğü ile ...... Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.