13. Hukuk Dairesi 2016/11133 E. , 2019/4694 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki maddi - manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacılar; murisleri ...... gebeliğinin davalı ... doktorlarından davalı ... tarafından takibinin yapıldığını, 19.03.2012 tarihinde doğum sancılarının başlaması nedeniyle davalı hastaneye başvurulduğunu, davalı doktor ... tarafından murisin yatışının yapıldığını, doğumun yapılabilmesi için suni sancı verildiğini, bu sırada davalı doktor ...’in mesaisinin bitmesi nedeniyle görev yerinden ayrıldığını, murislerinin fenalaşarak bayılması üzerine aynı hastanede çalışan davalı doktor ...’in çağrıldığını, davalı doktor ...’in hastanın numaraya yaptığını söyleyerek herhangi bir müdahalede bulunmadığını, hasta yakınlarının sezaryanla doğum yapılmasını talep etmesine rağmen murislerine meslek kurallarına aykırı olarak hastane odasında doğum yaptırıldığını, doğum sırasında bebeğin öldüğünü, durumunun daha da ağırlaşması üzerine murisin ... Üniversitesi Tıp Fakültesi ... Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne sevk edildiğini, orada da hayatını kaybettiğini, davalıların murislerinin ve bebeğin hayatını kaybetmesinde kusurları bulunduğunu ileri sürerek, maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bebeğin ölümü nedeniyle davacı ... için 1.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi, davacı ... için 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, davacı ... için 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, murisleri Feride Aslan’ın ölümü nedeniyle 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi, davacı ... için 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, davacı ... için 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi olmak üzere 706.000 TL tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddi dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, teşhis ve tedavi hizmetini üstlenen doktor ve özel hastanenin sorumluluğuna ilişkin olup, bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hâkimin doğrudan görevidir. (1086 sayılı HUMK. 76.md., 6100 sayılı HMK. 33.md.) Davanın temelini vekillik sözleşmesi oluşturmaktadır. Dava, davalı hastane ve doktorların vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır. (Dava tarihi olan 02.08.2012 tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı B.K. 386, 390. md.). Vekil, ... görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır (B.K. 390/II). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (B.K. 321/1 md.) O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor, ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir (Bkz. Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cild, Ank.1982, Sh.236 vd). Gerçekten de mesleki bir işgören; doktor olan vekilden ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil, B.K. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Yargılama sırasında Adli Tıp 2. İhtisas Dairesi ile itiraz üzerine Hacettepe Üniversitesi’nden rapor alınmıştır. Adli Tıp 2. İhtisas Dairesi’nden alınan raporda davalıların ve hastanenin annenin ve bebeğin ölümü bakımından kusurlarının olmadığı tespit edilmiştir..... alınan bilirkişi raporunda ise annenin ölümü yönünden davalıların ve hastanenin, bebeğin ölümü yönünden davalı doktor ... ile hastanenin kusurunun bulunmadığı tespit edilmekle birlikte davalı ...’in bebeğin ölümü bakımından kusurunun olup olmadığına ilişkin bir belirleme yapılmamıştır. Bu nedenle alınan iki bilirkişi raporu arasında tam bir uyum bulunmamakta olup, raporlar bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir. O halde, mahkemece, yapılacak ..., Üniversitelerin ilgili ana bilim dallarından seçilecek aralarında kadın doğum uzmanının da bulunduğu, konularında uzman doktorlardan oluşturulacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalı ...’in bebeğin ölümüne ilişkin konum ve sorumluluğu, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalı ...’in sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bir nolu bentte belirtilen bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....