16. Hukuk Dairesi 2014/13164 E. , 2015/11258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 66, 225, 594, 600, 637, 643, 644, 1233, 1242 ve 1386 parsel sayılı 21.500, 118.200, 3.700, 12.850, 32.600, 96.900, 18.800, 13.000, 14.700 ve 105.700 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ..., tarafından davalılar Hazine ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, çekişmeli 66, 225 ve 1233 parsel sayılı taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına, 594, 643 ve 1386 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına tesciline, 600, 637, 644 ve 1242 parsel sayılı taşınmazların davacılar ... ve ..."nın mirasçıları olan ... ve ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve ... mirasçıları ... ve ... vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazine vekilinin çekişmeli 600, 637, 644 ve 1242 parsel sayılı taşınmazlara yönelik yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmazlarla ilgili hükmün ONANMASINA, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
2- Davacılar vekilinin, çekişmeli 66, 643 ve 1386 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyizine gelince; dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde 1962 yılında Toprak Tevzi Komisyonunca çalışmalar yapılmış, bunun sonucunda Hazine adına 1963 tarihli tapu kayıtları oluşturulmuştur. Eldeki dosyanın ilk davacıları olan ... ve ... tarafından 1969 yılında Hazineye karşı tapu kayıtlarının iptali ve el atmanın önlenmesi davası açılmış, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile bir kısım taşınmazlara ilişkin Hazine adına oluşan tapu kayıtlarının iptaline ve bu taşınmazlara ilişkin Hazinenin müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş (1969/944 Esas, 1971/1067 Karar), bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 1972 yılında kesinleşmiştir. Aynı davacı taraf bu kez 1984 yılında, söz konusu ilama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak eldeki davanın başlangıcı olan tescil davasını açmış, bu dava sırasında davaya konu parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle dava Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Yukarıda sözü edilen 1969/944 Esas sayılı dosyada 762, 46 ve 951 sayılı toprak tevzi parselleri (eldeki davanın konusu olan sırasıyla 66, 643 ve 1386 parseller) hakkında davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303. maddesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, tarafları ve dava sebebi aynı olan iki ayrı dava bakımından ilk dava sonucu verilen kesinleşmiş kararın ikinci davada kesin hüküm olarak değerlendirilmesi gerekir. Mahkemece belirtilen hususlar çeçevesinde kesin hükme değer verilmek suretiyle karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı tarafın esasa ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak Kadastro Mahkemesinde görülen davalarda vekalet ücretinin, Kadastro Kanunu"nun 31. maddesine göre takdir ve tayini gerekirken doğrudan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınmak suretiyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle 66, 643 ve 1386 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükmün vekalet ücreti yönünden BOZULMASINA,
3- Davacılar vekilinin, çekişmeli 594 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyizine gelince; yukarıda sözü edilen ve taraflar arasında kesin hüküm teşkil eden 1969/944 Esas sayılı dosyada 77 sayılı toprak tevzi parseli (eldeki davanın konusu olan 594 parsel) hakkında davanın kabulüne karar verilmiş olup, bu parsel hakkında kesin hükme değer verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle dava konusu 594 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün BOZULMASINA,
4- Davacılar vekilinin, çekişmeli 225 ve 1233 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyizine gelince; 2. bentte sözü edilen ve taraflar arasında kesin hüküm teşkil eden 1969/944 Esas sayılı dosyada 338 ve 855 sayılı toprak tevzi parselleri (eldeki davanın konusu olan sırasıyla 225 ve 1233 parseller) hakkında davanın kısmen kabulüne (338 parselin güneyden 25 dekarlık bölümü ile 855 parselin batıdan 3 dekarlık bölümüne ilişkin davaların kabulüne) karar verilmiş olup, bu parseller hakkında kesin hükme değer verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. O halde mahkemece bu parseller hakkında, yapılacak keşif ve alınacak teknik bilirkişi raporuyla kesin hükmün kapsamı belirlenmeli ve bu kapsamda kalacak yerlerin davacı taraf adına, geri kalan bölümlerin de Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle dava konusu 225 ve 1233 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 06.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.