22. Hukuk Dairesi 2016/8949 E. , 2016/12479 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı asıl işveren ...İşletmesine ait işyerinde, alt işveren bünyesinde temizlik elemanı olarak çalışmıştır. Dosya kapsamına göre, davacının çalışmasına dayanak, hizmet alım sözleşmelerinin konusu olan temizlik işinin, asıl işverenin işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı iş mahiyetinde olduğu, dolayısıyla asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun olarak kurulduğunun sabit olduğu, ilişkinin muvazaya dayandığı hususunun ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu halde, mahkemece karar gerekçesinde asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun açıklanması hatalı ise de, somut olayın özelliğine göre bu hatanın hüküm sonucuna etki etmediği, davalının asıl işveren sıfatıyla 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinin altıncı fıkrası gereğince davacının işçilik hak ve alacaklarından sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Bu yön nazara alınarak, hüküm sonucuna etki etmeyen söz konusu hata, bozma sebebi yapılmamıştır.
Diğer taraftan, 4857 sayılı Kanun"un 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı ise fesih tarihi olmalıdır. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir. Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
Eldeki davada, davacının iş sözleşmesini emeklilik sebebiyle feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı sabit ise de, emekliliğe hak kazanma belgesinin işverene sunulduğunun kanıtlanmamasına göre, dava konusu kıdem tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde fesih tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak belirlenmesi hatalı olmuştur. Bu husus bozma sebebi ise de, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın hüküm sonucunun “1” numaralı bendinde yer alan "akdin fesih tarihi olan 31.05.2008 tarihinden itibaren” şeklindeki ifadenin silinerek, yerine "dava tarihinden itibaren" ifadesinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.