17. Hukuk Dairesi 2015/5339 E. , 2016/6980 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 10.09.2011 tarihinde davalı ...’ya ait, sürücü ... idaresindeki araç ile yoldan karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkillerinin murisine çarptığını, meydana gelen trafik kazasında destek ....’in vefat ettiğini, kazanın oluşumunda davalı sürücünün tamamen kusurlu olduğunu, davalı ... Müdürlüğü kavşakta gerekli önlemi almadığını, .... Seyahat şirketinin otogar dışında yolcu indirdiği için kusurlu olduğu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davacı eş ... 5.000,00 TL maddi, ... için 5.000,00 TL maddi ve her bir davacı için 20.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini istemiş, 12.03.2014 tarihli dilekçe ile maddi tazminat istemini davacı eş ... 22.918,44 TL, ... için 151,57 TL’ye ıslah etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile davacı eş ... 22.918,44 TL maddi, 15.000,00 TL manevi, ... için 151,57 TL maddi, 15.000,00 TL manevi ve .... için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, diğer davalılar hakkındaki dava ile fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde BK’nin 47. (TBK’nin 56.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi (destekten yoksun kalma) ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı ... Müdürlüğü, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Olay idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan, zararın ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 2. bendi hükmünce tam yargı davasının konusunu oluşturur. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2.maddesi hükmü uyarınca, idare aleyhine idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re"sen dikkate alınması zorunludur.
Bu durumda mahkemece, davalı ... Müdürlüğü yönünden dava dilekçesinin yargı yolu (görev) bakımından reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Somut olayda, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılar ... ve ..., müteveffanın eşi ve çocuğu olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı eş ... tek başına kaldığı dönem için destek payının % 45 oranında destek olacağı varsayımına göre hesaplama yapılması ile evlenme ihtimalinin %15 kabul edilerek bu oranda destek tazminatından indirilmesi doğru olmayıp bu yöndeki bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Mahkemece bu durumda; davacı eşin tek başına kaldığı destek döneminde hayatın olağan akışı içinde gelirin eşler arasında eşit paylaşılacağı düşünülmelidir. Türk Medeni Kanun’da ki eşitlik ilkelerine de uygun düşecek şekilde desteğin kazançlarının tamamı üzerinden 2 pay desteğe 2 pay eşe, bir başka anlatımla %50 pay desteğe, %50 pay sağ kalan eşe ayrılması, ayrıca evlenme ihtimalini AYİM tablosuna göre sağ kalan eş (erkek) olması halinde kaza tarihindeki % 4 oranı ve 18 yaşından küçük her bir çocuk için % 5 indirim yapılarak hesap yapılması yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 08/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.