Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, imar uygulaması ile oluşan ..ada 3 parsel sayılı taşınmazına davalının kaçak bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, imar şuyulandırması sonucu yapısının davacı taşınmazında kaldığını bedeli ödenmek koşuluyla karar verileceğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının paydaşı olduğu taşınmazda inşa ettiği kaçak yapının imar şuyulandırması sonucu davacı taşınmazında kaldığı, belediyece yıkımına karar verildiği, ekonomik değerden bahsedilemeyceği gerekçesiyle kaim bedel ödenmeksizin davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu .. ada parsel sayılı taşınmazın öncesini teşkil eden 902 sayılı kadastral parselin paylı mülkiyet üzere olup davalı M....dava dışı kişilerle birlikte taşınmazda paydaş olduğu, davalının paydaşı bulunduğu bu parselde inşa ettiği binaların imar şuyulandırması sonunda oluşan ve tam mülkiyet olarak davacının bayii üzerine sicil kaydı oluşturulan çekişmeli ..ada 3 parseli davacının 8.9.2003 tarihinde satın almak suretiyle edindiği, imar uygulama sonucu davalının yapmış olduğu binaların davacıya ait imar parseli içinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere;Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.Somut olaya gelince, gerçektende, davalının paydaşı olduğu kadastral parselde yapmış olduğu binaların imar uygulaması sonunda kayden davacıya ait çekişmeli imar parselinde kaldığı sabittir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazdaki binaların korunması gerekli yapı niteliğinde olmadığı esasen Denizli Belediye Encümeninin 25.9.1996 tarih ve 3608 sayılı kararı ile binaların yıkımına karar verildiği, yıkılması gerekli söz konusu binalar içinde kaim bedel verilemeyeceği gerekçesi ile kaim bedel ödenmeksizin elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, tarih ve numarası belirtilen Denizli Belediyesi Encümeninin kaçak yapı olduğundan bahisle yıkım kararı aldığı yapının üzerinde bulunduğu taşınmazın Denizli ili Bahçelievler Mahallesi ..sokak .. nolu taşınmazdaki yapı olduğu, oysa, çekişmeli parselin Denizli Merkezine bağlı Şirinköy köyü sınırları içinde olduğu kayden sabittir.
O halde, yıkım kararı alınan yapının içinde bulunduğu taşınmaz ile çekişme konusu taşınmazın aynı taşınmaz olduğu söylenemez.Kaldıki mahkemece bu husus üzerinde durulmuş değildir.Esasen aynı taşınmaz olduğu kabul edilse bile Denizli Belediyesi Encümeninin 16.7.1997 tarih ve 3999 sayılı şuyulandırma kararı ile imar parselasyonu yapılırken 3194 sayılı İmar Yasasının 18.maddesi hükmü yanında 2981/3290 sayılı yasanın kaçak yapıların hukuk bünyesine çekilmesi, başka bir ifadeyle meşrulaştırılmasına ilişkin 4.maddesi hükmünün birlikte gözetilerek imar parsellerinin oluşturulacağı kararlaştırılmıştır.2981/3290 sayılı imar Affı Yasasının 4.maddesiyle getirtilen düzenlemede ise korunması gerekli veya ıslah edilerek korunması gerekir hale getirilecek yapıların müstakil parsel içerisinde kalacak şekilde imar parsellerinin oluşturulacağı öngörülmüştür.Somut olaya bu ilkeler çerçevesinde bakıldığında mevcut yapıların anılan yasa düzenlemeler kapsamında mütalaa edilerek müstakilen çekişme konusu parselde bırakıldığı gözetildiğinde yapıların kaçak niteliğini koruduğu kabul edilemez.Kaldı ki kaçak yapılara kaim bedel ödenmeyeceğine dair 3194 sayılı yasanın 18.maddesi bir düzenlemeyede yer verilmemiştir.
Buna göre, mahkemece yasal olmayan gerekçelerle kaim bedel ödenmeksizin davanın kabul edilmesinin doğru olduğu söylenemez
Diğer taraftan, davalının paydaşı olduğu kadastral parsele yapmış olduğu yapının davalının iradesi dışında ve idari karara dayalı olarak gerçekleştirilen imar uygulaması sonucu davacının edindiği imar parselinde kaldığı gözetildiğinde davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden de sözedilemez.O halde mahkemece yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti ve diğer gider ve harçtan davalının sorumlu tutulması da isabetli değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.9.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.