10. Hukuk Dairesi 2016/773 E. , 2016/4490 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, eşinden boşanmasına rağmen fiilen birlikte yaşamayı sürdüren davalıya ödenen yersiz aylıkların tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği üzere davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan tüm, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile "1086 sayılı H.U.M.K. madde 237; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-i" çözümlenmemiş olması da dava şartıdır. Bu şart, olumsuz dava şartı olarak adlandırılır.
Bir hükmün kesin hüküm sayılması için her iki davanın tarafları, konusu ve dayanılan sebebin aynı olması gerekir. Kesin hüküm olumsuz dava koşulu olup tüm iddia ve defilerden önce göz önünde tutulması gerekir. Kesin hüküm itirazı yerinde görüldüğü takdirde uyuşmazlığın esasına girilmeksizin davanın bu sebepten reddine karar verilmesi gerekir. Dava konusu uyuşmazlık hakkında bir kesin hüküm bulunuyorsa, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
Kesin delil ise, yanları ve hakimi bağlayan, bu tip delillerle kanıtlanan olayın hukuksal doğru olarak kabul edilmesi gereken delillerdir. Hakimin kesin delilleri takdir yetkisi yoktur. Bu biçimde ispatlanan hususu doğru kabul etmek zorundadır.
Hukukumuzda kesin deliller sınırlı olup bunlar, ikrar (HMK. madde 188), senet (HMK. madde 193), yemin (HMK. madde 228) ve kesin hükümdür (HMK. madde 303).
Kesin hüküm de, aynı konuda daha sonra açılan davada kesin delil oluşturur ( Baki Kuru, age., C. II, s. 2034 vd ).
Yukarıdaki bilgiler ışığında, eldeki davada; davacı Kurum tarafından iş bu davanın davalısı, hak sahibi ..."na karşı, 27.06.2014 tarihinde, aynı döneme yönelik yersiz olarak ödenen aylıkların tahsili istemli “Alacak” davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin hükmün Kurum tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 02.06.2015 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği; temyize konu iş bu davada ise, yine Kurum tarafından, aynı davalıya karşı, aynı döneme ilişkin alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibin, davalı hak sahibi tarafından itiraz üzerine durması nedeniyle bu kez itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemli dava açıldığı; görüldüğü üzere kesinleşen Şiran Asliye Hukuk Mahkemesi ile iş bu davanın konusunun aynı olmadığı, bu itibarla ortada kesin hüküm değil, artık kesin nitelikte güçlü bir delil bulunduğunun kabulü ile davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava şartı yokluğundan bahisle, davanın usulden reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün (1) nolu bendinin silinerek, yerine “Davanın, ispat olunamadığından REDDİNE” sözcüklerinin yazılması suretiyle, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.