17. Hukuk Dairesi 2016/3983 E. , 2016/6970 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili,davalının maliki olduğu .... plakalı aracın müvekkili... tarafından zorunlu trafik poliçesi ile sigorta güvencesi altına alındığını, sigortalı aracın 20/04/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ..."in kullanımında iken kusurlu olarak... plakalı aracın hasarlanmasına sebep olduğunu, müvekkili şirket tarafından kazada hasarlanan... plakalı aracın kasko poliçesini düzenleyen ... ye 13/06/2014 tarihinde 14.000,00 TL ve ... plakalı aracın kasko poliçesini düzenleyen ... ye 24/07/2014 tarihinde 25.050,00 TL tazminat ödediğini, zorunlu trafik poliçesi genel şartları gereğince kaza anında sigortalı araç sürücüsü ..."in ehliyetsiz olması sebebiyle müvekkil şirketin sigortalısına rücu hakkı doğduğunu beyanla, asıl davada; ... plakalı araç hasarı için ödemiş olduğu 14.000,00 TL nin, birleşen davada ise; ... plakalı araç hasarı için ödemiş olduğu 25.050,00 TL nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen dava yönünden, vekil eden şirkete ait aracın kaza tarihinde sürücüsü bulunan ..."in vekil eden şirketin servis şoförünün izinli olması nedeni ile kendisine bir kereye mahsus olmak üzere çalışanların servis hizmetini yapmayı üstlenip üstlenmeyeceğinin sorulduğunu, bu kişinin de ehliyetli olduğunu beyan ederek kabul ettiğini, müvekkilince ...."in ehliyeti olmadığının kazadan sonra öğrenildiğini, davada araç sürücüsü ..."in de davalı olarak gösterilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ssıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile,10.500,00 TL"nin ödeme tarihi olan 13/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile, 25.050,00 TL nin ödeme tarihi olan 24/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dava sigorta şirketi tarafından sigortalısı aleyhine açılmış olan ve zorunlu trafik sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat davasıdır.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda mahkemece kararın gerekçe kısmında "kazada meydana gelen hasarlardan karşı tarafın da kusur oranlarının göz önüne alınması gerektiği, rücu edilen davalı şirketin işleteni olduğu araç şoförünün ve diğer araçların şoförlerinin kusur oranları dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulduğu" belirtilmiş, hüküm fıkrasında ise birleşen dava yönünden kusur oranı dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş ve bu şekilde gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu hususlar yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Taraflara bilirkişi raporu tebliğ edilmemiştir. 1982 T.C. Anayasası"nın 26. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 27. maddesi uyarınca, taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Yine HMK.nın 280. maddesi hükmüne göre "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür. Davada hükme esas alınan 06.12.2015 havale tarihli bilirkişi raporu taraflara 06.01.2016 tarihli karar celsesinde elden tebliğ edilmiş ve davacı vekilinin rapora karşı beyanda bulunmak üzere süre istemesine rağmen süre istemi mahkemece reddedilmek suretiyle savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ile davalıya geri verilmesine 07/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.