21. Hukuk Dairesi 2013/18320 E. , 2014/2605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Düzce İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/04/2013
NUMARASI : 2008/260-2013/319
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan K.. Ş.., K.. Ş.. ile P.. A.Ş. Vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının eşi ve çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacı eş yararına 64.686,98 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın, davacı çocuk Şevval yararına 20.681,28 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10.09.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacılar murisi Ş. Y. davalı K.... Mimarlık Proje İnş. Tur. Ltd. Şti."de şoför olarak çalışırken davalı P...San. Ve Tic. A.Ş."ye ait inşaat sahasında harfiyat taşıma işinde görevlendirilmiş olup, kullandığı kamyonun damperi ile kapağı arasına sıkışması sonucu vefat ettiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelemsinde müteveffa sigortalının % 50 oranında müterafik kusuru bulunduğunun belirtildiği, davacı eş K. Y. ve davalı işveren K.. Mimarlık Proje İnş. Tur. Ltd. Şti. arasında imzalanan 25.09.2006 tarihli ibranamede iş kazası nedeniyle 1.000,00 TL maddi ve 6.000,00 TL manevi tazminatın davacı eşe ödendiğinin belirtilmesi ile davacı eşin maddi ve manevi tazminat karşılığı herhangi bir alacak ve talep hakkının kalmadığını, işvereni kendi adına ve doğacak çocuğu
adına ibra ettiğini beyan ederek imzaladığı, nüfus kayıtlarına göre davacı Şevval"in doğum tarihinin 26.01.2007 olduğu, bilirkişi hesap raporunda ibraname ile ödenen maddi tazminatın davacı eşin maddi zararının hesaplanmasında değerlendirilerek davacı eş için 64.686,98 TL davacı çocuk için 20.861,28 TL maddi zarar miktarının hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin, hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir. Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. Bu tazminat türü, kişinin haksız eylem sonucu duyduğu acı ve elemin giderilmesini amaçladığı için, zarar gören kişi, öngördüğü miktarı belirleyerek istemde bulunabilir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olduğu ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için birden fazla bölümler halinde istenemez. Bu tazminat bizzat yaşananın acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesi, manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırı düşer. Ödemenin uzaması, para değerindeki düşüşler, enflasyon nedeniyle alım gücünün azalması gibi nedenlerle hükmedilecek miktarın faizi ile birlikte tahsili zararı karşılamaktan uzak olması, manevi tazminatın bölünerek istenmesini haklı göstermez.
Hal böyle olunca, davacının 25.09.2006 tarihli ibranamede davalı işveren K... Mimarlık Proje İnş. Tur. Ltd. Şti."den aynı zararlandırıcı olay nedeniyle 6.000,00 TL manevi tazminatı aldığını, herhangi bir alacak ve talep hakkının kalmadığını, işvereni ibra ettiğini beyan ettiği anlaşıldığından, "manevi tazminatın bölünemezliği" ilkesi gereğince davacı eşin manevi tazimnat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Davacı çocuk Ş.. Y.. yararına hükmedilen manevi tazminat yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 20.000,00 TL manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.