11. Hukuk Dairesi 2017/4251 E. , 2019/1542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen .../11/2016 tarih ve 2014/1703 E. - 2016/2220 K. sayılı kararın davacı şirket yetkilisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin süre yönünden reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 20/06/2017 tarih ve 2017/777-2017/669 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı şirket yetkilisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı şirket yetkilisi, davalı banka tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak şirket aleyhine icra takipleri başlatıldığını, haksız yere gerçekleştirilen hacizler nedeniyle şirketin devamlı icra baskısı altında bırakılarak bir taraftan şirketin ticari faaliyetlerinin kasıtlı olarak engellendiğini, diğer yandan şirket borçlarının oluşmasına sebebiyet verildiğini, şirketin maddi ve manevi yönden zarar gördüğünü ileri sürerek ....500 TL maddi, ....500 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, derdestlik ve zamanaşımı itirazlarında bulunarak, esasa ilişkin olarak da davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, delillerinin davacının iddiasını ispattan uzak olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı şirket yetkilisi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin gerekçeli kararının davacı şirket yetkilisine ....04.2017 Çarşamba günü tebliğ edildiği, davalı şirket yetkilisinin ise 04.05.2017 Perşembe günü karara karşı istinaf dilekçesi verdiği, aynı gün dilekçesinin harcını yatırıp, kayda alındığı, ....04.2017 Çarşamba günü tebliğ alınan gerekçeli karara karşı iki haftalık istinaf süresinin 03.05.2017 Çarşamba günü dolduğu gerekçesiyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 352. maddesi uyarınca davacı şirketin istinaf başvuru dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı şirket yetkilisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebepler ile HMK"nın 352/1. maddesi uyarınca istinaf isteminin süresinde yapılmadığı yönündeki tespitin usul ve yasaya uygun olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı şirket yetkilisinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye ...,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı şirket yetkilisinden alınmasına, .../02/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
Dava; davalı bankanın davacı hakkında yaptığı haciz ve icra takiplerinin haksız olduğu gerekçesi ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin (As. Tic. Mah. Sıfatıyla) 09/11/2016 tarihli kararıyla davanın reddine, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ... gün içinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Gerekçeli karar davacı ... ile davacı Şirkete ....04.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Aynı zamanda davacı şirketin müdürü ve temsilcisi olan ... 04.05.2017 tarihinde istinaf dilekçesi vererek ve istinaf harcı yatırarak kararı istinaf etmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin yapmış olduğu istinaf incelemesi neticesinde; davacı tarafın ... haftalık istinaf süresini geçirdikten sonra istinaf dilekçesi verdiğini HMK 352. maddesi gereğince istinaf başvurusunu süre yönünden red etmiştir.
Davacı tarafın vermiş olduğu temyiz dilekçesi ile; ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararda istinaf başvuru süresini ... gün olarak gösterdiği bu süre içinde istinaf başvurusunda bulunduklarını, istinaf mahkemesinin süre yönünden red kararının Anayasal haklarını ihlal ettiğini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile Anayasanın .... 36 ve 40. maddesi gereğince Adli Yargılanma Haklarının ihlal edildiğini, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararları gözetilerek ... Bölge Aadliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2017/777 esas 2017/669 karar sayılı kararın bozulmasını talep etmiştir.
Daire çoğunluğu ile oluşan görüş ayrılığının; kanun tarafından tayin edilen istinaf yoluna başvurma süresinin, mahkeme kararında hatalı şekilde daha uzun gösterilmesi halinde; kanunda belirtilen süreden sonra ve mahkeme kararında belirtilen süre içerisinde yapılan istinaf talebinin geçerli olup olmadığına ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 345. maddesi İstinaf Başvuru süresini iki hafta olarak belirlemiştir. Somut uyuşmazlıkta ilk derece mahkemesi kararında istinaf başvuru süresini ... gün olarak göstermiştir. Davacı taraf .... günde harcını yatırarak istinaf dilekçesini vermiştir. İstinaf mahkemesi ... hafta geçtikten sonra istinaf dilekçesinin verildiğini gerekçe göstererek istinaf talebini süre yönünden red etmiştir.
Kanun yoluna başvurma süreleri HMK tarafından tayin edilmiştir. HMK 94/1. maddesine göre kanunun belirlediği süreler kesindir. Kanun tarafından belirlenen sürede işlem yapılmadığı takdirde, sürenin kesin ve hak düşürücü olması nedeniyle artık o işlem yapılmayacaktır. HMK 90/1. maddesi gereğince istinai haller dışında kanunun belirlediği süreleri hakim azaltıp çoğaltamaz. Ancak Anayasanın 40/.... maddesi gereğince " devlet, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır..." Anayasa hükmünden de anlaşıldığı gibi HMK 345. ve 361. maddelerinde düzenlenen istinaf ve temyiz süreleri hakim tarafından değil, kanun tarafından belirlenmiştir. Hakim kararında bu kanun yollarını ve sürelerini doğru bir şekilde göstermek zorundadır.
Hakimin kanunda belirlenen kanun yollarının süresini yanlış göstermesi nedeniyle, Anayasa Mahkemesinin önüne bireysel başvuru yoluyla gelen dosyalarda Anayasa Mahkemesi, mahkemelerin verdikleri kararlarda kanun yolunun başvuru süresini ilgiliye hatalı şekilde bildirmesinin, ilgilinin süreye güvenerek işlem yapması halinde hak kaybına uğraması sonucuna yol açmaması gerektiğine karar vermiştir. Gerekçesini de Anayasanın 36. ve 40. maddelerine dayandırmıştır.
Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. Bu hak da bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığı etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmektedir.
Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen ya da mahkeme kararını etkisiz hale getiren işlemler mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğindedir.
Bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesi bu hususları dikkate alarak, dava açma sürelerinin düzenlenmesinin son derece karışık ve dağınık mevzuatın, aşırı şekilci (katı) yorumunun mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini, özellikle başvuru mercii ve süresi doğru gösterilmeyen işlemlerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkını zedeleyecek şekilde kati yorumdan kaçınması gerektiğini belirtmiştir. Yani Anayasa Mahkemesi kanun yoluna başvuru süresinin mahkeme kararında hatalı olarak gösterilmesi halinde, bu süreye güvenerek başvuruda bulunan ilgilinin taleplerini süre yönünden red edilmemesi gerektiği kanaatindedir.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin .... Fıkrası gereğince; "Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlal ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapılmaması mümkün olmadığı takdirde, başvurucu lehine tazminata hükmedilmektedir.
Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarında bu husus açıkça vurgulanmıştır. İhlal sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine ilişkin bir kısım emsal kararlar şunlardır.
-Başvurucu .... hakkında verilen 2013/2084 Başvuru Nolu ........2015 tarihli karar.
-Başvurucu.... ve diğerleri hakkında verilen 2013/7002 Başvuru Nolu 11.05.2016 tarihli karar.
-Başvurucu ....hakkında verilen 2014/15837 Başvuru Nolu ....03.2017 tarihli karar.
-Başvurucu... hakkında verilen 2014/9690 Başvuru Nolu 11.05.2017 tarihli karar.
-Başvurucu... ve diğerleri hakkında verilen 2014/2607 Başvuru Nolu ....07.2017 tarihli karar.
Yukarıda belirtilen bir kısım bireysel başvurularda görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi bir ihlalin olduğunu tespit etmesi halinde yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu sonucuna ulaşması halinde yeniden yargılama yapması için dosyayı kararı veren mahkemeye göndermektedir.
Öğretide de Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurularda vermiş olduğu kararlarının isabetli olduğu, kanunda tayin edilen sürenin mahkeme kararıyla hatalı olarak uzun gösterilmesi halinde; Anayasal hükümler çerçevesinde ilgililerin mahkeme kararlarına duydukları güvenin korunmasına ilişkin haklı beklentilerinin göz önüne alınmalı erişim haklarının engellenmemesi gerektiği savunulmuştur.
(Pekcanitez/Atalay / Özekes; Kuru, Akil /Gül.)
Belirtildiği gibi Bireysel Başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesinin önüne gelen bu tür uyuşmazlıklarda Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınan adli yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini, mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ilk derece mahkemesine iade etmesine karar vermiştir. (AYM"nin 2014/19638 başvuru numaralı karar)
Belirtilen nedenlerle istinaf mahkemesinin kararının adil yargılanma hakkının bir unsuru olan mahkemeye erişim hakkını engelleyici nitelikte olduğu gerekçesiyle bozulması gerekirken onanması yönünden oluşan çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.