![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2020/26050
Karar No: 2022/2264
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/26050 Esas 2022/2264 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından görülen bir hırsızlık davasında, sanığın bilinen en son adresi yerine MERNİS adresine yapılan tebligatın geçersiz olduğu ve bu nedenle sanığın temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek, temyiz isteminin süreden reddine ilişkin ek kararın kaldırılması kararı verildi. Ancak mahkemenin hükümünde suçun niteliği, etkin pişmanlık hükümlerinin değerlendirilmesi ve ceza miktarı konusunda hatalar yapıldığı tespit edildi ve hüküm bozuldu. Bu kapsamda Kararda; 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi ile 142/2-b, 142/1-c ve 168. maddeleri hatırlatıldı.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet, temyiz isteminin reddi
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
O yer Cumhuriyet savcısının ve üst Cumhuriyet savcısının temyiz istemlerinin sanık lehine olduğu belirlenerek ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinin, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması gerekirken, sanığın yokluğunda verilen 02.12.2015 tarihli kararın doğrudan MERNİS adresi ile aynı olan bilinen en son adresine Tebligat Kanun'un 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında, öğrenme üzerine sunulan sanığın 11.01.2016 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek, temyiz isteminin süreden reddine ilişkin 19.01.2016 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek 02.12.2015 tarihli hükmün yapılan incelemesinde;
5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının, 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile TCK’nın 53. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Müşteki ile aynı otobüste yolcu olarak bulunan sanığın, müştekinin pantolonunun cebinde bulunan cep telefonunu çalan sanığın eyleminin TCK'nın 142/2-b maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı Kanun'un 142/1-c maddesi gereğince hüküm kurulması,
2- Sanığın talimat yoluyla alınan 08/05/2015 tarihli savunmasında, oluşan zararı gidermeye hazır olduğunu açıkça beyan ederek etkin pişmanlık iradesini ortaya koyduğunun anlaşılması karşısında; meydana gelen zararın mahkemece tespitinin sağlanıp sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin değerlendirilmesi bakımından sanığa uygun süre verilerek, gerekirse mahkemece ödeme yeri belirlenip suçtan hasıl olan zararı ödeme imkanı tanınarak sonucuna göre sanık hakkında TCK'nın 168. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan, eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Kabule göre de;
Sanık hakkında alt sınırdan ceza tayin edilerek hüküm kurulduğu belirtildiği halde, suç tarihi itibarıyla 5237 sayılı TCK'nın 142/1-c maddesinde öngörülen hapis cezasının alt sınırının 2 yıl olduğu gözetilmeden 3 yıl hapis cezasına hükmedilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın, o yer Cumhuriyet savcısının ve üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 15.02.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.