Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1615
Karar No: 2012/330
Karar Tarihi: 26.01.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/1615 Esas 2012/330 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/1615 E.  ,  2012/330 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Değer artış payı alacağı ve eşya iadesi

    ... ile ... aralarındaki değer artış payı alacağı ve eşya iadesi davasının reddine dair Bakırköy 1. Aile Mahkemesinden verilen 22.10.2010 gün ve 280/847 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen ve aile konutu olarak kullanılan Ataköy’de bulunan meskenin alımına ve tadilatına katkıda bulunulduğunu, ayrıca halen kirada bulunan Harbiye’deki işyerinin de davalı adına kayıtlı olup, evlilik birliği içinde edinilen gayrimenkullerin ve sair menkul eşyanın tasfiyesine karar verilmesini istemiş; 23.02.2005 tarihli dilekçesiyle ev eşyalarının müştereken alındığını belirterek nitelikleri ve dökümü yazılı eşyaların aynen veya nakden paylaştırılmasını, gayrimenkullere ilişkin tasfiye talebinden vazgeçildiğini, ancak, Ataköy’deki dairenin tadilatına yapılan katkının gözetilmesini; 15.02.2006 günlü dilekçesiyle ise eve yapılan tadilatın bilirkişi tarafından tespitini, Harbiye’de bulunan işyerinden elde edilen kira gelirinin edinilmiş mal olup buna ilişkin olarak da fazla hakları saklı tutularak 15.000 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bilahare 30.06.2006 tarihli harçlandırılan dilekçe ile müşterek konutun tadilatına yapılan katkının ve talep edilen değerin 2500 TL olduğu açıklanmıştır.
    Davalı vekili, ev eşyalarının evlilik öncesi dönemde vekil edeni tarafından alındığını, davacıya ait kişisel eşyaların iade edildiğini, vekil edeni adına kayıtlı meskenin evlilik öncesi edinildiğini, işyerinin ise vekil edeninin evlilik öncesi kurulan ve hissedarı olduğu şirketde paylarının devrine karşılık verildiğini, dolayısıyla her iki taşınmazın kişisel mal olduğunu, aile konutu olarak kullanılan meskene yapılan tadilata da katkıda bulunulmadığını, dava dilekçesine konu olmayan talepler bakımından davanın genişletilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davaya konu edilen gayrimenkullere ilişkin tasfiye talebinden vazgeçildiği, davacıya ait eşyaların iade edilmiş olduğu, davaya konu kalan eşyanın evlilik öncesi davacı tarafından alındığı, Ataköy’deki eve yapılan tadilata katkının ispat edilemediği, talebe konu kira gelirinin ise evlilik süresince sarfedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 12.09.1997 tarihinde evlenmiş, 06.07.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 16.09.2005 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği sona ermiştir. Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170.maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK.nun 202.maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2 .maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
    Davacı taraf; boşanma davasında karşılık dava olarak açtığı ve tefrik edilen temyiz incelemesine konu dava dilekçesinde talebini evlilik birliği içinde edinildiğini ileri sürdüğü menkul ve gayrimenkullerin alımına ve tadilatına katkı olarak açıklamıştır. Yargılama aşamasında yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK.nun 83.maddesi hükmüne göre ıslah yoluyla taraflar ileri sürdükleri vakıaları, davanın konusunu ve isteklerini değiştirebilirler. Önceden HUMK.nun 87.maddesinin son cümlesi hükmüne göre ıslah ile müddeabihin arttırılması yasaklanmış iken, anılan fıkranın Anayasa Mahkemesinin 20.07.1999 tarih ve 1/33 sayılı kararı ile iptal edilmesi karşısında ıslah ile müddeabihin arttırılması yolu açılmıştır. Buna göre ıslah ile müddeabihin arttırılması mümkündür. Anayasa Mahkemesi anılan kararında, davaların en az giderle ve olabildiğince hızlı biçimde sonuçlandırılmasının gerektiği, söz konusu kısıtlamanın Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu, bir hakkın elde edilmesini zorlaştırdığı, sav ve savunma haklarını engellediği, bunun da adil yargılanmayı önlediği gerekçelerine dayanmıştır. Somut olayda ise, davacı dava konusu yapmadığı kira gelirini de ilaveten ıslah dilekçesinde davaya konu etmiştir. Başka bir anlatımla; davacı bağımsız dava konusu yapılması gereken bir hususu, temyize konu dava içinde talep etmiştir. Dava dilekçesinde dava konusu edilmeyen bir talebin belirtildiği biçimde davaya konu yapılarak, çözüme kavuşturulmasını beklemek usul hükümlerine uygun olmadığı gibi, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleriyle de bağdaşmaz. Davacı tarafın kira alacağına ilişkin usule uygun açılmış bir davası bulunmamaktadır.
    Ev eşyalarına yönelik talebe gelince; kural olarak ev eşyalarına yönelik davalarda, dava konusu eşyanın varlığının ispatı eşya alacağına ilişkin davanın kabulüne yeterli değildir. Davacı taraf dava konusu ev eşyasının varlığının yanısıra bu eşyanın kendisine ait olduğunu da ispatlamak zorundadır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde uyuşmazlık konusu ev eşyalarının davacı tarafından alındığı veya alımına katkıda bulunulduğu hususu kanıtlanamadığı gibi, aksine nizaya konu eşyaların evlilik tarihinden önce davalı tarafından satın alındığı, davacıya ait eşyalarınsa koliler halinde fiili ayrılık döneminde teslim edildiği davalı tanıkları tarafından açıklanmıştır. Davacı vekilinin hükmün ev eşyalarına yönelik temyiz itirazları da yerinde bulunmamaktadır.
    Davacı tarafın Ataköy"de bulunan meskenin tadilat giderlerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; evlilik öncesinde (06.08.1997) satış suretiyle davalı adına tescil edilen ve aile konutu olarak kullanılan taşınmazın 1999 yılında yapılan tadilatına katkıda bulunulduğu açıklanarak alacak isteğinde bulunulmuştur. Uyuşmazlığa konu davalı kocanın kişisel malı niteliğinde bulunan taşınmaza, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170.maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu dönemde yapılan tadilata katkı iddiasının Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarına katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. Dosya arasında bulunan çalışma ve gelir belgeleri incelendiğinde; tarafların tadilatın yapıldığı dönem itibariyle çalıştıkları belirlenmiştir. 743 sayılı MK.nun yürürlükte bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda her iki taraf çalıştığına göre, evlilik birliği içinde davalının kişisel malı niteliğinde bulunan taşınmaza yapılan kapsamlı tadilata katkıda bulunduklarının kabulü gerekir. Gerek davacı taraf tanıklarının anlatımları, gerekse davacının banka hesabından çekilen ve tadilat dönemiyle örtüşen meblağ gözönüne alındığında, tadilat giderlerine ilişkin dava kanıtlanmıştır. Her ne kadar, davacı taraf 28.11.2008 tarihli dilekçe ile buna ilişkin talebin, dava tarihi itibariyle belirlenen toplam tadilat giderinin davacının bilirkişi tarafından saptanan katkısı oranıyla çarpımı sonucu bulunacak meblağın tahsili olarak anlaşılması gerektiğini açıklamış ise de; davacı vekili yukarıda sözü edilen 30.06.2006 tarihinde harçlandırdığı dilekçe ile “……müşterek konuta yapılan tadilata müvekkilinin katkı payının 2500 TL olup, talep olunan değerin de bu miktar olduğunu ….” belirterek talepte bulunduğuna, bu değer üzerinden harç ikmali yapıldığına ve 1086 sayılı HUMK.nun 83.maddesine göre bir davada bir defadan fazla ıslah yapılamayacağına göre, belirtilen hususlar gözönüne alınarak tadilat giderlerine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün Ataköy"de bulunan eve yapılan tadilat giderlerine ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi