21. Hukuk Dairesi 2018/4237 E. , 2019/3629 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, murisinin davalı işyerinde 01/01/1989 tarihinde bir gün süre ile çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının murisinin davalı işyerinde 01.01.1989 tarihinde bir gün süre ile çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir" hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Somut olayda; davacının murisi ... adına 01.01.1989 tarihinde .. sicil numaralı davalı işyerinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin 31.01.1989 tarihinde davalı Kuruma verildiği anlaşılmış ise de davalı işyerinin 04.01.1988-30.04.1988 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu, işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte kanun kapsamından çıkmış olduğu gibi davalı adına vergi mükellefiyetinin de bulunmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Davalı işyerinin işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte faal bir işyeri olup olmadığının belirlenememesi karşısında salt işe giriş bildirgesinin verilmiş olmasının davacının murisinin davalı işyerinde eylemli çalışması olduğunun kabulü için yeterli olmayacağı açıktır.
Yapılacak iş, davalının isminin “... olarak belirterek mükellefiyet kaydının olup olmadığının sorulduğu anlaşıldığından ilgili vergi dairesinden davalının ilk ismini tespit edip açık olarak belirterek vergi mükellefiyeti olup olmadığını sormak, zabıta müdürlüğü tarafından 12.12.2016 tarihli tutanakla belirlenen mülk sahibinin bilgisine başvurmak varsa davalı ile yapılan kira kontratını ibraz etmesini istemek, ilgili belediyeden davalının işeri ile ilgili işyeri açma çalıştırma ruhsatı alıp olmadığını, ruhsat alınmışsa hangi tarihler arasında ruhsat sahibi olduğunu sormak, ... ... Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davalı işyerinin işe giriş bildirgesinin düzenlendiği tarihte faal bir işyeri olup olmadığını belirlemek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.