17. Hukuk Dairesi 2014/13733 E. , 2016/6951 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 07.06.2016 Salı günü davalı ... vekili Av. ... geldi. Davacı ve diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 13.3.2008 tarihinde dahili davalı ..."a onun da 13.5.2008 tarihinde dahili davalı ..."e sattığını, taşınmazın halen borçlu tarafından kullanıldığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ..., davacıya borcu bulunduğunu, iflas ettiği için ödeme konusunda süre verilmesini, dava konusu taşınmazı 12.3.2008 tarihinde borca karşılık davalı ..."e sattığını, davacı ve dava dışı ortağı ..."a takip konusu borca karşılık 8.5.2008 tarihinde ..."daki kasap dükkanının devrettiğini, davacının kasap dükkanın satarak alacağını tahsil edeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... ve borçlu ... vekili, takip konusu borç ödendiğinden davanın konusuz kaldığını, takip konusu bononun davacıdan alınan borcun teminatı olarak tarih ve miktar kısmı boş olarak davacıya verildiğini, davacının alacağına karşılık borçlu ... ile oğluna ait ..."daki kasap dükkanının davacı ve ortağı ..."a devredildiğini, davacının 3.kişilere borcu nedeniyle dükkanı ortağı ... adına aldığını daha sonrada 120.000 TL bedelle dava dışı ..."a devrettiğini, ..."in devir bedelini davacıya ödediğini, ayrıca borçlunun çalışanı ... tarafından davacıya 36.000 TL"lik senet ile müvekkili İsmet tarafından davacıya elden 7.0000 TL ödendiğini, borca itiraz edeceklerinden bu konuda dava açmak için süre verilmesini, dava konusu taşınmazın ise borca mahsuben müvekkili ..."e devredildiğini, daha sonrada rayiç bedelle dahili davalı ..."e satıldığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı iyiniyetli 4.kişi olarak 300.000 TL bedelle ve borçtan önce aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın tapu iptali ve tescile ilişkin olup davacının dosya içindeki tüm delillerine göre dava konusu taşınmazda davacıya alacağını tahsil amacıyla haciz ve satış yetkisinin tanınmasına dair davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne dava konusu taşınmazda alacaklıya alacağını tahsil amacıyla haciz ve satış yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., .... ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar
arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
HMK’nun 297/1-c maddesine göre mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi zorunludur. Yine Anayasanın 141/3 maddesi hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğini düzenlemektedir. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığı anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK’nun 428.maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanır. Diğer bir ifadeyle Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Somut olayda, mahkemece davanın tapu iptali ve tescil davası olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de kurulan hüküm gerekçe içermediği gibi, hukuki değerlendirmenin de hatalı yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğu kabul edilerek öncelikle dava koşulları yönünden inceleme yapılması, dava koşullarının varlığı halinde de dava konusu 13.3.2008 tarihli tasarrufun İİK"nun 278,279,280 maddeler gereğince, 13.5.2008 tarihli tasarrufun da İİK"nun 280.madde gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..., ... ile ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 7.6.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.