10. Hukuk Dairesi 2014/24247 E. , 2016/4452 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.04.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda işgöremez duruma giren sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan yardımlardan oluşan Kurum zararının tahsili istemiyle açılan davada, Mahkemece, davalı işveren şirket hakkında verilen iflas kararının kesinleşmediği, bu nedenle taraf ehliyetine haiz olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
.... 2. İflas Dairesi"nin 04.06.2013 tarihli cevabi yazı içeriğine göre;.... Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.10.2011 tarih ve 2011/148 esas sayılı kararı ile, davalı işveren .... Modern İplik San. A.Ş."nin iflasına karar verilmiş olup tasfiye işlemleri de devam etmektedir. Davaya konu alacak yönünden de SGK tarafından 179 sıra no ile alacak kaydı yapılmış, sıra cetveli ise düzenlenmemiştir.
Görev konusu, kamu düzeniyle ilgili olup davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi, gerek, Mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
İflasın açılması hususunun görev kurallarında meydana getireceği değişikliği dava açılmadan önce ve sonra davalının iflası hallerine mahsus olmak üzere ayrı ayrı incelemek gerekir.
Davanın açılmasının usul hukuku bakımından hâsıl ettiği sonuçlardan biri, davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin sabit hale geleceği, sonradan ortaya çıkan değişikliklerden görev ve yetkinin etkilenmeyeceğidir (perpetuatio fori).
Dava açıldıktan sonra iflas halinde; davaya İcra İflas Kanunun 194. maddesine göre, iş mahkemesinde devam edilmesi gerekmektedir.
Dava tarihinden önce iflas edilmesi halinde ise; İİK`nin 191. maddesi gereğince, iflas açıldıktan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar; müflis artık, masa mevcudunu azaltıcı nitelikteki tasarruflarda bulunamaz. Bu mallar ve haklar topluluğunu, iflas açıldıktan sonra, aynı Kanun`un 226. maddesi gereğince, kanuni mümessil olan iflas idaresi temsil edeceğinden, açılacak davalarda husumetin iflas idaresine yöneltilmesi ve varlığı iddia olunan alacakların, İİK`nin 219 maddesi gereğince, masaya karşı ileri sürülmesi gerekir. Bu nedenle kural olarak iflastan sonra müflis aleyhine masaya giren mal ve haklara ilişkin olarak doğrudan dava açılamaz. İflas masasından hak iddia eden alacaklının alacağının masaya kaydını talep etmesi, bu talebin İflas idaresince kabul edilmemesi halinde, İİK.nun 235/2.maddesinde öngörüldüğü şekilde sıra cetveline itiraz davası açması gerekmektedir. Buna rağmen, iflâstan sonra müflise karşı bir alacak davası açılırsa, bu davaya, iflâs idaresine karşı sıra cetveline itiraz davası (m.235,II) olarak devam edilmelidir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2013, sayfa 1235)
Sıra cetveline itiraz davasında da, görevli mahkeme İcra ve İflas Kanunun 235/1 maddesine göre iflas kararını veren Ticaret Mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir Ticaret Mahkemesidir.
Mahkemece, davadan önce hakkında iflas kararı verilen davalı hakkında Ticaret Mahkemesi görevli olduğu için görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine dair hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 29.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.