10. Hukuk Dairesi 2014/24255 E. , 2016/4451 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, davalıya ait Irak"taki işyerinde geçirdiği kazanın işkazası olduğunun ve sürekli iş göremezlik durumunun tespitini istemiştir.
Mahkeme, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalıya ait Irak"taki işyerinde 2006 yılı Mayıs ayında taş kırma işi yaparken gözüne taş parçasının kaçması sonucu yaralandığını, sigortasız çalıştırıldığı için iş kazasının Kuruma bildirilmediğini, işkazası ve iş göremezlik durumunun tespitinin talep edildiği, Mahkemece, ispat yükü kapsamında hastaneye sevk edildiği halde davacının gitmediği, maluliyetin varlığı ispat edilemediğinden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından, Irak Hastanesi Türkçe tercümeli raporundan davacının taş sıçramasına bağlı sağ göz tranvası geçirdiği, davalı Kurum yazışmalarından maluliyete yönelik talebinin bulunmadığı, iş kazasına ilişkin işlemlerin devam ettiğinin bildirildiği, aynı şekilde ....Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlık kurulu raporunun maluliyet derecesinin tespiti için davalı Kuruma gönderildiği, işlemlerin devam ettiğinin bildirildiği, Mahkemece, eksik araştırma neticesinde karar verildiği anlaşılmaktadır.
1)506 sayılı Kanunun 2. maddesi; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağını, 4. maddesi; bu kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin işveren olduğunu düzenlemiştir. Anılan yasanın 11-A maddesinde ise iş kazasının tanımına ve koşullarına yer verilerek “a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c)Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d)Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olayın iş kazası olduğu belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Kanunun 7. maddesi hükmüne göre, “İşveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu kanunda yazılı hak ve yükünleri bu görevi yaptıkları sürece de devam eder.” 5510 sayılı Kanunun 10. maddesi ise “4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri, (c) bendinde sayılan sigortalıların mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak yurt dışına gönderilmeleri veya (b) bendinde sayılanların sigortalılığa esas çalışması nedeniyle yurt dışında bulunmaları halinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülükleri devam eder.” hükmünü içermektedir. 506 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerinin uygulanması, başka bir ifadeyle bu kişilerin 506 sayılı kanun kapsamında sigortalı sayılabilmeleri için, Türkiye Cumhuriyeti ile yabancı ülke arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nin bulunmaması, Türk işveren tüzel kişi ise, şirket merkezinin Türkiye’de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye’de iş yapmak şartı aranmaksızın Türkiye’de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte iş yerinin olması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye’de yapılması, Türk işçinin işbu yazılı ya da hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurtdışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması gerekir. Mahkemece, iş kazası ile ilgili yapılacak olan tahkikat raporu celp edilerek açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.
2) 506 sayılı Kanunun 109. maddesinde, sürekli iş görmezlik ve malullük hallerinin tespitinde izlenecek yol belirtilmiş olup, Yüksek Sağlık Kurulu raporunun Kurum açısından bağlayıcı olduğu nazara alınarak, bu rapora davacı tarafın itirazda bulunması halinde Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor istihsal edilmek suretiyle çalışma gücü kaybı oranı ve meslekte kazanma gücünün kaybının başlangıç tarihi saptanılmalı ve bu raporun Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü çevresinde düzenlenmesi sağlanmalı ve Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu raporundan farklı sonuçlara ulaşılmışsa Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınıp sonuca gidilmelidir. Bu durumda, 506 sayılı Kanunun 109. maddesine ilişkin prosedür gereğince sürekli iş göremezlik durumu tespit edilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde; davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.