Esas No: 2021/9188
Karar No: 2022/2040
Karar Tarihi: 09.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/9188 Esas 2022/2040 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/9188 E. , 2022/2040 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı tarafın itirazının kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; 14/11/2017 tarihinde müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu araç ile diğer bir aracın karıştığı trafik kazası neticesi müvekkilinin yaralandığını malul kaldığını, sigorta şirketine yaptığı başvuruya olumlu cevap vermediğini, maluliyet nedeniyle oluşan zararlarının tazmini için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş göremezlik tazminatının davalı ... şirketinden tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından, talebin kabulü ile 66.517,21 TL sürekli işgücü kaybının 02/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte, sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalının hatır taşıması nedeniyle tazminatta indirim yapılması gerektiği yönündeki itirazı haklı bulunarak tazminatta %20 indirim yapılarak 53.213,76 TL daimi maluliyet tazminatının 02/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Sigorta Tahkim İtiraz Hakem Heyeti bir yandan hukuki denetim yaparken diğer yandan vakıa incelemesi de yapmaktadır. Somut olayda İtiraz Hakem Heyeti vakıa incelemesi yaparak Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen kararı yerinde bulmamıştır. Bu halde verilecek kararda Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararı bütünüyle ortadan kaldırılmalı ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde yeniden bir hüküm kurulmalıdır. Aksi halde, aynı dosyada infazı kabil birden fazla kararın ortaya çıkması tehlikesi söz konusu olabileceği gibi, infazda tereddüde de sebebiyet verilebilecektir. Bu itibarla İtiraz Hakem Heyeti tarafından Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararı hukuka uygun olmakla birlikte yargılama giderine yönelik hatalı hüküm kurulduğunun kabul edildiği durumda dahi, öncelikle Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmesi ve ardından tüm talepler bakımından yeniden hüküm kurulması gerekirken; İtiraz Hakem Heyeti tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının bir kısmının belirtildiği şekilde yeniden tesisisine, geri kalan kısmının ise aynen infazının devamına şeklinde karar kurulması usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün, bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddesinin 22. fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’ nun 27. maddesi ise davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğunu, bu hakkın; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği belirtilmektedir.
Bu durumda hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu ile davacı vekilinin talep artırım dilekçesinin yukarıda anlatıldığı üzere tebligat yasasına uygun olarak davalı vekiline tebliği ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali ile karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de;
3- Davalı vekili dava sonunda haksız çıkan tarafa yükletilecek yargılama giderlerinin, davanın kabul-ret oranı dikkate alınarak taraflar arasında paylaştırılması gerekmekte iken, altı temyiz gerekçesinden birinin kabul edildiği bu nedenle 1/6 oranına tekabül eden yargılama giderinin davacıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını temyiz nedeni yapmıştır. 6100 sayılı HMK'nın 326. maddesi gereğince yargılama giderleri kural olarak davada haksız çıkan tarafa yükletilir. Bu genel kural, haksız davranışı ile uyuşmazlığa sebebiyet veren bir kimsenin, haksız davranışlarının bütün sonuçlarından, bunları önceden bilmesi mümkün olsun veya olmasın, sorumlu tutulmasını gerektiren hukukun genel ilkelerine dayandırılmaktadır. Ancak davanın kısmen kabul ve kısmen reddi halinde dava edilen hakkın bütün olarak teslimi sağlanmadığından yargılama giderleri hesaplanırken davanın kabul-red oranına göre bir paylaştırma yapılmaktadır. Harçlar bakımından ise, her iki durumda da davanın kabul edilen kısmı üzerinden harç hesabı yapıldığından davanın tamamen kabulü ile kısmen kabulü- kısmen reddi hallerindeki harç miktarı bakımından bir farklılık oluşmamaktadır. Bu durumda davacı tarafça yatırılan harç, dava sonunda haksız çıkan taraf kimse o kişiden alınacaktır.
Somut olayda mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olması karşısında kabul-ret oranına göre yargılama giderleri paylaştırılması gerekirken, altı itiraz sebebinden birinin kabul edildiği bu nedenle yargılama giderlerinin 1/6’ sından davacının sorumlu olduğu yönündeki kabul doğru olmamıştır.
4- Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete'de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinde "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 4 bent halinde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.