11. Hukuk Dairesi 2017/4643 E. , 2019/1539 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31/01/2017 tarih ve 2015/800 E. -2017/62 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 13/07/2017 tarih ve 2017/411-2017/460 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi tarafından nakliyat abonman sigorta sözleşmesi ile sigortalanan Arasta Gıda ve Tekstil Ltd. Şti’ne ait akrilik boyalı iplik emtiasının Türkiye’den Moskova/RUSYA"ya taşınması işini davalının ana taşıyıcı olarak üstlendiğini, emtiaların taşınması sırasında Romanya DN2E85 karayolu üzerinde kamyona bağlı römorkun tekerleklerinin alev alması sonucunda römork ve içindeki emtianın yandığını, hasarın oluş şekli ve niteliği ile miktarı konusunun tespiti için eksper raporu düzenlendiğini, fatura ve yapılan tespitlere göre 42.321,41USD (95.405,17 TL) sigortalı zararının sigortalısına ödendiğini, poliçe hükümleri ve alınan ibraname gereğince müvekkilinin sigortalısının halefi olarak ödediği bedelin rücuen tahsili için davalı aleyhine icra takibine giriştiğini, takibin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, nakliyat abonman sigorta poliçesinde davacının taşıyıcıya rücu etmemesinin taahhüt edildiğini, bu sebeple davacının aktif husumetinin bulunmadığını, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, önlenmesine olanak bulunmayan durumlarda taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını, meydana gelen zararın müvekkkili taşıyıcı tarafından önlenmesinin mümkün olmadığını, talep edilen zararın fahiş olduğunu, ... konvansiyonu hükümleri gereğince sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının yasal faiz talebinin uygun olmadığını, konvansiyonun 27. maddesi gereğince yabancı para cinsinden yapılan takiplerde %5 gecikme faizi istenebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı tarafından sunulan nakliyat abonman sigorta poliçesinin 1. Sayfası sonundan başlayıp 2. Sayfasında devam eden “Karayolu Tüzel Kişilik Şartı” başlığı altında yeralan düzenlemede “bu poliçe kapsamında yapılacak Karayolu taşımalarında nakliyeci firmanın tüzel kişilik olması şartı aranmayacak olup, gerçekleşecek hasarlarda sigortacı taşıyana karşı rücu hakkını kullanmayacaktır. Ancak Denizyolu Havayolu, demiryolu taşımalarında sigortacının rücu hakkı saklıdır.” şeklindeki düzenlemede davacı ... şirketinin karayolu taşımaları ile sınırlı olarak rücu hakkından vazgeçtiği, buna ilişkin prim tahakkuk ettirildiği, bu sebeple davacının aktif husumetinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ... şirketinin sigortalısına yaptığı ödemenin poliçe kapsamında olduğu, ödeme ve alınan ibraname ile sigortalısının haklarına halef olduğu ancak Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesi’nde yer alan düzenlemede “bu poliçe kapsamında yapılacak karayolu taşımalarında nakliyeci firmanın tüzel kişilik olması şartı aranmayacak olup, gerçekleşecek hasarlarda sigortacı taşıyana karşı rücu hakkını kullanmayacaktır. Ancak deniz yolu, hava yolu, demir yolu taşımalarında sigortacının rücu hakkı saklıdır.” şeklindeki düzenleme karşısında davacı ... şirketinin kara yolu taşımaları ile sınırlı olarak rücu hakkından vazgeçmiş ve bunun karşılığında sigortalı şirketten ek prim aldığı, ayrıca davacı takip alacaklısı takip talebine konu alacağın dayanağı olarak "..talebimiz 3430/72127059 nolu poliçe ile ilgili olarak sigortalımızdan alınan ibraname mutabakat name ve tazminat makbuzu uyarınca zararın rücusudur." açıklamasında bulunduğu, davacının sunduğu ibranamenin ise sigorta hukuku kapsamında düzenlenmiş bir ibraname olup Borçlar Kanunu’nda tanımlanan anlamıyla alacağın temliki iradesini içermediği ve davacı şirketin rücu hakkının bulunmadığı gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nın 353/1-b. 2. maddesi "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir." hükmünü haiz olup, anılan hüküm doğrultusunda bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin gerekçesi değiştirilmek suretiyle başvurunun esastan reddine dair karar verilmesi yerinde olmamış Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/2.maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.