23. Hukuk Dairesi 2016/5229 E. , 2019/1686 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili, davalılardan yüklenici ... ile bir kısım davacılar ve diğer davalının da aralarında bulunduğu arsa sahipleri arasında 08.11.2004 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, diğer davacıların bağımsız bölüm satın alan kişiler olduğunu, davalı yüklenici ...’ün sözleşmede kararlaştırılan şekilde bağımsız bölümleri teslim etmediğini diğer davalı ... ile davalı ..."nın aralarında düzenledikleri protokol ile davalı yüklenici ..."ya ait son dairenin inşaattaki eksikliklerin tamamlanması için satılmasının kararlaştırıldığını ancak anılan dairenin muvazaalı olarak satıldığını daire bedelinin de binadaki eksiklikler için kullanılmadığını, davalı ..."nın da bu şekilde sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek binadaki eksik işler bedeli ve buna bağlı olarak ortaya çıkan zararların tazmini için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 130.000,00 TL.nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen karar, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30.06.2015 tarihli ve 2014/9440 Esas 2015/22663 Karar sayılı ilamıyla temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiş bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davalarda davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden ve harici satım sözleşmelerinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6502 Sayılı Kanun"un 3. maddesinin gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak Kanun’un sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın, ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 Sayılı Mülga Borçlar Kanunu"nun 355 vd., 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanunu’nda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı açıktır.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 Sayılı Kanun’da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 Sayılı Kanun’da kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
Somut olayda, asıl ve birleşen davalarda bir kısım davacıların arsa sahibi olduğu ve tazminat istemlerinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece asıl ve birleşen davalarda davacı arsa sahipleri yönünden davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddesi hükümleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken asıl ve birleşen davalarda davacı arsa sahipleri yönünden de işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.