Esas No: 2021/21733
Karar No: 2022/2392
Karar Tarihi: 16.02.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/21733 Esas 2022/2392 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan verilen ceza, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma talebine dayanılarak incelenmiştir. İncelenen tebliğnamede, sanığın mahkumiyetine ilişkin verilen kararın bozulması gerektiği savunulmuştur. Savunmada, sanığın sorgusu esnasında duruşmadan bağışık tutulma talebinde bulunmadığı ancak savunması alınmadan karar verilmesinin savunma hakkının sınırlandırılması olduğu belirtilmiştir. Yargıtay da yapılan incelemede bu hususu dikkate alarak, kararın usulüne uygun kesinleşmediğine karar vermiştir. Bu nedenle, henüz kesinleşmeyen karara yönelik kanun yararına bozma istemi REDDEDİLMİŞTİR.
Kanun Maddeleri:
- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 165/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesi
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 35. maddesi
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 263. maddesi
"İçtihat Metni"
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 165/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 ay hapis ve 100,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, anılan Kanun’un 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine dair KUŞADASI 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2016 tarihli ve 2015/689 esas, 2016/664 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 12/07/2021 gün ve 94660652-105-09-6516-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/09/2021 gün ve 2021/94925 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Sanık hakkındaki hapis cezasının aynen infazına ilişkin aynı Mahkemenin 23/03/2018 tarihli ve 2015/689 esas, 2016/664 sayılı ek kararının, Kuşadası 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2016 tarihli ve 2015/689 esas, 2016/664 sayılı kararının kanun yararına bozulması halinde, hukuki değerden yoksun olacağı gözetilerek yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Sanığın duruşmadan bağışık tutulması" başlıklı 196. maddesinde yer alan, "(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir." şeklindeki düzenleme ile benzer bir olayla ilgili Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 09/12/2020 tarihli ve 2019/15980 esas, 2020/11841 karar sayılı ilâmında yer alan, "Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03/04/2018 tarih, 2014/851 Esas ve 2018/144 Karar sayılı kararı uyarınca aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15/11/2018 tarih, 2018/339 Esas ve 2018/536 Karar sayılı kararı uyarınca farklı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan, asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği ve hükmün açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mâhkumiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olduğu...” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında;
Dosya kapsamına göre, yargılama aşamasında sanığın savunmasının 16/09/2015 tarihinde segbis yolu ile alındığı, kısa kararın sanığın yokluğunda verildiği, dosya arasında bulunan ceza infaz kurumu bilgileri dahilinde karar tarihi itibariyle başka suçtan Söke T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan sanığın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 196. maddesi uyarınca savunmasında duruşmalardan vareste tutulmaya yönelik talebi bulunmadığı gözetilerek, kısa kararın okunduğu oturumda hazır edilmeksizin ya da ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) aracılığı ile savunması alınmaksızın, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talSanık hakkındaki hapis cezasının aynen infazına ilişkin aynı Mahkemenin 23/03/2018 tarihli ve 2015/689 esas, 2016/664 sayılı ek kararının, Kuşadası 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/05/2016 tarihli ve 2015/689 esas, 2016/664 sayılı kararının kanun yararına bozulması halinde, hukuki değerden yoksun olacağı gözetilerek yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Sanığın duruşmadan bağışık tutulması" başlıklı 196. maddesinde yer alan, "(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir." şeklindeki düzenleme ile benzer bir olayla ilgili Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 09/12/2020 tarihli ve 2019/15980 esas, 2020/11841 karar sayılı ilâmında yer alan, "Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03/04/2018 tarih, 2014/851 Esas ve 2018/144 Karar sayılı kararı uyarınca aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15/11/2018 tarih, 2018/339 Esas ve 2018/536 Karar sayılı kararı uyarınca farklı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan, asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği ve hükmün açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mâhkumiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğinde olduğu...” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında;
Dosya kapsamına göre, yargılama aşamasında sanığın savunmasının 16/09/2015 tarihinde segbis yolu ile alındığı, kısa kararın sanığın yokluğunda verildiği, dosya arasında bulunan ceza infaz kurumu bilgileri dahilinde karar tarihi itibariyle başka suçtan Söke T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan sanığın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 196. maddesi uyarınca savunmasında duruşmalardan vareste tutulmaya yönelik talebi bulunmadığı gözetilerek, kısa kararın okunduğu oturumda hazır edilmeksizin ya da ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) aracılığı ile savunması alınmaksızın, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Karar duruşmasında Söke T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu anlaşılan sanık ...’e tebliğ edilen hükmün yasa yolu bildiriminde CMK'nın 263'ncü maddesine göre “bulunduğu cezaevi aracılığıyla vereceği dilekçe ile kararı temyiz edebileceğinin belirtilmemesi” ve 5271 sayılı CMK'nın 35/son maddesi uyarınca kendisine okunup anlatılmadan yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve gerekçeli karar tebliği işlemi geçersiz olduğundan hükmün usulüne uygun kesinleşmediği belirlenmekle; kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, Kuşadası 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2016 tarihli kararının sanık ...’e tebliğ edilip, (sanığın cezaevinde olması halinde, cezaevindeki sanığa CMK'nın 263 ve 35. maddelerine göre tebliği, aksi halde son ifadesinde bildirdiği son bilinen adresine kararın tebliği, bu adrese de tebliğ yapılamaması halinde güncel mernis adresine tebliğ yapılmak suretiyle) usulüne uygun olarak kesinleştirildikten sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olup, (KUŞADASI) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin henüz kesinleşmeyen 17.05.2016 tarihli ve 2015/689 E., 2016/664 K. sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.