Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3084
Karar No: 2021/10291
Karar Tarihi: 19.10.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/3084 Esas 2021/10291 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/3084 E.  ,  2021/10291 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
BİRLEŞEN DAVA : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2014/457 ESAS

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı tarafından duruşmasız, davalı ... Başkanlığınca duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 19/10/2021 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalılardan ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, asıl davada 1996 yılında ulusal televizyonlardan davalıların Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde devre mülk inşa ederek satışa sunduklarını öğrendiğini, kısıtlı imkanları ile ilk başta cazip görünen bu devremülklerden 30.10.1997 tarihli sözleşmeyle 98 adet A grubu, 70 adet B grubu, 70 adet C grubu devre mülkü 1.340.000 DM (Alman Markı) peşin ödeyerek satın aldığını, sözleşmedeki edimlerini yerine getirmesine rağmen davalıların satış sözleşmesinde yazılı bulunan yükümlülükleri yerine getirmediklerini ileri sürerek, şimdilik kullanım bedeli olarak 3.250,00 TL nin ödenen yabancı paranın tahakkuk tarihindeki TL üzerinden en yüksek ticari faiziyle, devremülk hakkı için ödenen 1.340.000 DM (Alman Markı) karşılığı 685.131 Euro’nun şimdilik 1.500,00 TL’sinin ödenen yabancı paranın ödeme tarihinden işleyecek en yüksek ticari faiziyle, cezai şart bedeli olarak 685.131 Euro cezai şartın şimdilik 1.500,00 TL’sinin tahakkuk tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte olmak üzere toplam 6.250,40TL’nin müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 16.8.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini ıslah ederek 1.177.340,00 TL devremülk bedeli ve 1.177.340,00 TL cezai şart bedelinin, birleşen davada ise bakiye devremülk bedeli 571.160,00TL’nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; ilk olarak davanın kısmen kabulüne dair dair verilen kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 10.04.2014 tarihli ilamı ile, davaya dayanak sözleşmede bilirkişi incelemesi yapılması gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.04.2019 tarihli ilamı ile, kararın gerekçesiz olduğu belirtilerek bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonrasında mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, bu kez davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalının cezai şarta ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, devremülk satışından kaynaklanan satış bedelinin iadesi ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 30.10.1997 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde devremülklerin süresinde teslim edilmemesi hâlinde satıcıların alıcıya verilecek teminat senedini ödeyecekleri gibi bu bedel kadar da cezai şart ödemeyi taahhüt ettikleri, yine aynı maddede şirket yetkilisi ... tarafından teminat senedi verildiği şeklinde düzenlemenin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlali ile doğabilecek olan fer’i bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etmek imkanını bulacaktır. Zira cezai şart borcun ihlali halinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, TEKİNAY/AKMAN/ BURCUOĞLU/ALTOP, 7. Bası, İstanbul 1993, s. 341-343).
Ayrıca cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden ve götürü şekilde tespit etmektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır (Köksal KOCAAĞA, Türk Özel Hukukunda Cezai Şart (BK. m. 158-161), Ankara 2003, s. 40-42).
Hukukumuzda cezai şartın türleri seçimlik cezai şart, ifaya eklenen cezai şart ve ifa yerine cezai şart (dönme cezası) olarak düzenlenmiştir.
Seçimlik cezai şart; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/I. (818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 158/I.) hükmüne göre; “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”. Bu hükme göre, taraflar, sözleşmede borçlunun ya borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa etmesi ya da ceza koşulunun ödenmesini kararlaştırmış olabilirler. Bu durumda, borçlu borca uygun hareketle yükümlüdür. Ancak, borçlu borca uygun hareket etmediği takdirde, kendisini bir yaptırım beklemektedir. Bu yaptırım, sözleşmede kararlaştırılan ceza koşulunun ödenmesidir.
Bu hüküm, borçluya borca aykırı davranarak ve böylece ifası gereken edim yerine kararlaştırılan ceza koşulunu ödeyerek borçtan kurtulma olanağını vermemektedir. Borçlu borca aykırı davrandığı takdirde, sözleşmede ceza koşulu kararlaştırılmasına rağmen, alacaklı borçludan aynen ifayı talep edebilir. Bu nedenle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/I. maddesinde (818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 158/I.)’de borçlu ya borca aykırı davranarak bunun yerine ceza koşulu ödeyip borçtan kurtulma yetkisini değil, buna karar verme yetkisini alacaklıya vermiştir. Alacaklı, borçlunun borca aykırı davranışı halinde, aynen ifayı talep edebileceği gibi, bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini talep edebilir. Burada, alacaklıya tanınmış bir seçimlik hak söz konusudur. Bu nedenledir ki, ceza koşulunun bu türüne “seçimlik ceza koşulu” (seçimlik cezai şart) adı verilmektedir (Ahmet M. KILIÇOĞLU, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 16. Bası, Ankara 2012, s. 773).
İfaya eklenen cezai şart; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/II. maddesinde (818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 158/II.) “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir”.
Bu hükme göre, borçlunun borca aykırı davranışı halinde, alacaklı hem aynen ifayı, hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilecektir. Bu nedenle, burada ceza koşulunun aynen ifaya ilave olarak (kümülatif) talep edilebilmesi olanaklıdır. Seçimlik ceza koşulundan farklı olarak, alacaklı ya aynen ifayı ya da cezayı talep etmek zorunda bırakılmamıştır. Alacaklı burada her ikisini de talep yetkisine sahiptir.
Borçlunun borca aykırı davranışı halinde alacaklının ifaya ek olarak talep ettiği alacak bir ceza koşulu alacağı ise, zarar koşulunu gerektirmez. Alacaklı borca aykırılık nedeniyle bir zarara uğramasa bile ifaya ek olarak ceza koşulu talep edebilir. İfaya eklenen ceza koşulu zarar koşulunu gerektirmez.
İfa yerine cezai şart (dönme cezası); 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/III. maddesinde (818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 158/III.) hükmüne göre “Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır”.
Yukarıda açıklanmış olduğu gibi, ceza koşulunun amacı, borçlunun borca uygun hareket etmesini temindir. Halbuki, burada borçlu, borcu ifa yerine bizzat ceza koşulu ödemek suretiyle borçtan kurtulma olanağına sahiptir. Bir başka ifadeyle, burada borçlu borca aykırı davranmamakta, borcu ifa yerine ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeden dönebilmektedir. Bu nedenle, ceza koşulu ifanın yerini almaktadır (KILIÇOĞLU, a.g.e., s. 775-777).
Dava konusu sözleşmelerin akdedildiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 113. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 131. maddesi) asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ereceği düzenlenmiştir. Ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ifadan sonra da ceza koşulunun talep edilmesi mümkündür.
Somut olayda davacı, eldeki davada hem ifaya eklenen cezai şart niteliğindeki tazminatı hem de sözleşmeyi feshederek devre mülk satışından kaynaklı olarak davacı tarafından davalıya ödenen bedelin tahsilini istemiştir. Davacı ödemiş olduğu devre mülk bedelini istediği dava ile sözleşmeden döndüğüne göre artık aynı sözleşmeye dayanarak davalıdan ifaya ekli cezai şart talebinde bulunması mümkün değildir. O halde mahkemece davacının cezai şarta yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlenirme ile bu talebin de kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3- Davacının yargılama giderlerinin eksik hesaplanması hususuna ilişkin olarak mahkemeden bu hususun tavzihle düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece yargılama giderlerinin hükmün eki niteliğinde olup tavzih ya da tahsisle değiştirilemeyeceği gerekçesiyle bu talebin reddine yönelik 01.02.2021 tarihli kararına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; her ne kadar mahkemece asıl davada karar ilam harcına hükmedilirken, davacının sadece dava açılırken yatırdığı 84,40TL peşin harç dikkate alınarak harçlar yönünden hüküm kurulmuş ise de, yargılama aşamasında davacının talebini ıslah ederken ayrıca ıslah harcı yatırdığı dikkate alınmadan yargılama giderlerine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı ... yararına, 3. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yek diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi