Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/21860
Karar No: 2014/2526
Karar Tarihi: 18.02.2014

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/21860 Esas 2014/2526 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2013/21860 E.  ,  2014/2526 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ulus Asliye Hukuk İş Mahkemesi
    TARİHİ : 16/09/2013
    NUMARASI : 2012/138-2013/126

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    K A R A R

    Dava 11.04.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 17,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece davacının aynı olaya ilişkin olarak daha önce açtığı davada 3.000,00-Tl manevi tazminat isteminde bulunduğu, her ne kadar önceki davada davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de anılan davada açıkladığı manevi zararının miktarına yönelik irade beyanı ile bağlı olacağı, manevi tazminatın bölünemeyeceğinden bahisle 3.0000,00-TL manevi tazminata karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın kararlılık gösteren uygulamaları bu doğrultudadır.
    Somut olaya gelince; davacının aynı mahkemenin 2003/161E sayılı dosyasında görülen davada diğer taleplerin yanı sıra 3.000,00-TL manevi tazminat isteminde bulunduğu, anılan davadaki olay ile temyiz incelemesine konu dosyadaki olayın aynı olay olduğu, 2003/161E sayılı dosyada, 11.10.2012 günlü kararla, taraflarca takip edilmediğinden işlemden kaldırılan davanın üç ay içerisinde yenilenmediğinden bahisle açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği uyuşmazlık konusu değildir.
    Uyuşmazlık açılmamış sayılmasına karar verilen davadaki manevi zararın 3.000,00-TL olduğuna ilişkin irade açıklamasının davacıyı bağlayıp bağlamadığı, giderek bununla bağlı olmaksızın yeniden manevi zararının miktarına ilişkin açıklamasına değer verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
    Bu yönüyle davanın yasal dayanağını oluşturan 6100 sayılı HMK’nun 150/7. Maddesinde “Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talebin dahi vaki olmamış sayılacağı” düzenlenmiştir. Bu duruma göre 2003/161E sayılı dosyada, dava dilekçesindeki manevi zararın miktarına ilişkin irade açıklaması, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararla birlikte vaki olmamış sayılacağından, sonradan açılacak davalarda bununla bağlı kalınmaksızın talepte bulunulmasına bir engel olmadığı ortadadır. HMK’nun 150/7. maddesinin Adalet Komisyon gerekçesi de bu doğrultudadır. Hal böyle olunca açılmamış sayılan davadaki taleple bağlı kalınmaksızın manevi tazminatın takdiri gerekirken açılmamış sayılan davadaki talebin aşılamayacağından bahisle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    Davacının açılmamış sayılan dosyadaki talebiyle bağlı kalınmaksızın manevi tazminat istemi hakkında karar verilmesi durumunda ise olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ıstırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nesafet kurallarına göre, davacı yararına hüküm altına alınan 3.000,00-TL manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmektedir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davacının sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi