Esas No: 2021/21738
Karar No: 2022/2408
Karar Tarihi: 16.02.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/21738 Esas 2022/2408 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık ... nitelikli hırsızlık suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmış. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, savunma hakkının kısıtlanması sebebiyle kararın bozulması gerektiğini belirterek kanun yararına bozma talebinde bulunmuş. Yargıtay 13. Ceza Dairesinin benzer bir olaya ilişkin bir kararına atıfta bulunulmuş ve sanığın savunmasının, zorunlu müdafii atanılmaksızın alınması nedeniyle hukuka aykırı olduğu belirtilmiş. Ancak içtihadı birleştirme kararı gereği, daha önce kesinleşmiş kararlarda içtihat değişikliğinin geriye yürümeyeceği ilkesi nedeniyle, sanığa zorunlu müdafii atanmaksızın verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle kanun yararına bozma istemi reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h ve 143 maddeleri
- 62. madde
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 150/3 ve 196/2. maddeleri
- 188/1 ve 289/1-e maddeleri
"İçtihat Metni"
Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-h, 143/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Salihli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/03/2017 tarihli ve 2016/89 esas, 2017/91 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/10/2021 gün ve 15084/2021 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/11/2021 gün ve 2021/132175 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 29/06/2020 tarihli ve 2020/5826 esas, 2020/6444 karar sayılı ilamında "28.06.2014 tarihli 6545 sayılı Yasa ile değişik 5237 sayılı TCK'nın 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 150/3 ve 196/2. maddelerii uyarınca ... zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, sanık müdafiinin hazır bulunmadığı duruşmada sanığın savunması alınarak aynı Kanunun 188/1 ve 289/1-e maddesine aykırı davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Bozmayı gerektirmiş..." şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 142/2-h ve 143. maddelerine temas eden hırsızlık suçundan yargılanan sanığın savunmasının, baro tarafından zorunlu müdafii atanmak suretiyle alınması gerektiği gözetilmeksizin, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
15/06/1949 gün, 1948/4 esas ve 1949/2 karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca “ tevhidi içtihat kararlarına dayanılarak daha önce müstekar bir surette tatbik olunan içtihatlar dairesinde muhkem kaziye teşkil etmiş olan kararlar hakkında karar tahsisi yoluna gidilemeyeceği” şeklinde yer alan hüküm uyarınca içtihat değişikliklerinin kesinleşmiş kararlarda geriye yürümeyeceği ilkesi nedeniyle sanık ...’ya zorunlu müdafii atanmaksızın yapılan yargılama sonucu verilen kararda bir isabetsizlik görülmemesi nedeniyle (SALİHLİ) 3. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 02.03.2017 tarihli ve 2016/89 E., 2017/91 K. sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.