10. Hukuk Dairesi 2014/24185 E. , 2016/4392 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79. ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi, 2926 sayılı Kanunun 2., 3., 6., 9. ve 10. maddelerinde yer alan düzenlemeler kapsamında, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı (özel kuruluşca tevkifat yoluyla kesilen Bağ-Kur priminin, Kurum hesabına intikal etmesi şartıyla) öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacağından, yapılan yargılama sonunda mahkemenin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli ise de;
6100 sayılı HMK"nun "yargılama giderlerinin kapsamı" başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, "yargılama giderlerinden sorumluluk" başlığını taşıyan 326. maddede "kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği," "yargılama giderlerine hükmedilmesi" başlığını taşıyan 332. maddesinde ise "yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği," hüküm altına alınmasına karşın, davanın reddine karar verilmiş iken davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş, kendisini vekille temsil ettirmeyen davacı lehine hükmedilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hükmün fıkrasının 3. bendinin silinerek yerine ""Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürrürlükte bulunan AAÜT"e göre hesaplanan 1.500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine"" sözcüklerinin yazılmasına ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 29.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.