Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/15780 Esas 2020/3568 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15780
Karar No: 2020/3568
Karar Tarihi: 10.06.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/15780 Esas 2020/3568 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğiyle açılmıştır. Davacı, mirasçısı olduğu paydaşın taşınmazdaki payını davalıya satması nedeniyle önalım hakkını kullanarak tapunun iptali ve kendi adına tescilini istemiştir. Mahkeme, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda diğer paydaşların muvafakati veya tereke adına dava açılması gerektiği belirtilerek kararın bozulması gerektiği ifade edilmiştir.
Kanun maddeleri:
- Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi
- 11.10.1982 tarihli 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı
14. Hukuk Dairesi         2016/15780 E.  ,  2020/3568 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18/12/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; aktif husumet yokluğundan davanın reddine dair verilen 23/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının muris ...’in mirasçısı olduğunu ve murisin hissedarı olduğu 71 parseldeki 2670/9216 hissenin davalıya satıldığını, satışın davacıya bildirilmediğini, taşınmazda her ne kadar elbirliği halinde mülkiyet olsa da iştirakın çözülmesi için ... Sulh Hukuk Mahkemesinde 2014/595 E. ve 2015/112 K. sayılı dosyada dava açtığını, bu nedenle ön alım hakkını kullanmak suretiyle davalı adına olan tapunun iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, muris adına kayıtlı taşınmazda muris mirascısı davacının kendi adına önalım hakkı kullanmasına ilişkin dava açmasında aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

    Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa, Türk Medeni Kanununun 640.maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
    Somut olaya gelince; dosya içerisindeki tapu kaydına göre davacının, dava konusu taşınmazda 258/9216 oranında paylı malik olan Mustafa"nın mirasçısı olup bu paya elbirliği halinde malik bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı iştirak halindeki payına dayalı olarak önalım hakkını kullanmış ve bu iştirakın çözülmesi amacıyla dava açtığını belirterek açılan davanın beklenmesini talep etmiştir. Mahkemece, bu davanın dosyası getirtilip incelenmeden ve sonucu beklenmeden; ayrıca tüm ortakların birlikte dava açması veya yukarıda açıklandığı şekilde davaya diğerlerinin muvafakat etmesi, bu da sağlanamadığı takdirde murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.